Mahkemece, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatifin defter, kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu kararları tek tek incelenerek, aidat borçları kalem kalem ve gecikme olması halinde gecikme faizi tutarları da ayrı ayrı gösterilmek suretiyle belirlenip oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece uyulan dairemiz bozma ilamında, maddi ve manevi tazminat miktarlarından BK'nun 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir oranda indirim yapılması gerektiği belirtilmiş olup; kurulan ilk hükümdeki manevi tazminat miktarının kesinleşmiş olduğundan söz edilemeyeceği-
Yeni kiracının önceki kiracının borcu nedeniyle yapılan hacizlerden kaynaklı tazminat istemi- Davalı kiralayanın önceki kiracının borçlarının yasal halefi olmadığı- Davalı kiralayan, mülkiyet hakkından kaynaklanan hak arama yollarını kullanmak suretiyle gerekli özeni göstermiş ve istihkak davasının kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haciz işlemi kaldırılmış olduğundan, kiralayanın kusurundan bahsedilemeyeceği ve otelin üç haftalık dönemde amacına uygun olarak işletilememesinden doğan zararlardan sorumlu tutulamayacağı- Davalı kiralayanın "davacı kiracı ile önceki kiracının takipleri gizlediği, takiplerin haciz aşamasına gelmesi üzerine o sözleşme yürürlükte iken taahhütname ile sözleşmeden doğan kiracılık edimlerini devralmayı kabul ve taahhüt etmesinin davacı kiracı ile önceki kiracı arasında muvazaa bulunduğu" iddiasının da kanıtlanamamış olduğu-
Dava, ekili buğday ürününün; enerji nakil hattından çıkan yangında tamamen yanması nedeniyle tazminat talebine ilişkin olup, davada haksız fiil nedeniyle oluşan ürün zararı istenildiği, davacının gerçekleşen zararı belirlenirken, ekili üründen elde edilecek brüt gelirden ekim, bakım ve hasat için yapılan masrafların düşülmesi sonucu kalan gelire göre hüküm verilmesi gerekeceği, mahkemece, elde edilebilecek gelirin tamamına göre hüküm verilmesinin hatalı olduğu-
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde belirtilen dava konusunun (müddeabih) ıslah yolu ile artırılması ek dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin kısmi ıslahı niteliğinde olduğu, yasada ayrıca düzenlenmiş olması ve kendine özgü kurallarının olması nedeniyle ıslahın ek dava olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle ancak davaya karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı defi, ıslaha karşı ileri sürülemeyeceği-Islaha karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı ve ilk davanın da süresinde açılmış olması gözetildiğinde, yerinde olmayan gerekçeyle ıslah edilen bölümün zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilemeyeceği-
Haksız el koyma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davada, dava konusu uyuşmazlık, özü itibariyle haksız eyleme ilişkin olup; el koyma tarihine göre, ceza yargısı veya medeni yargının görevli olduğu, şu durumda, aynı yargı düzeni içerisinde ve fakat görevsiz mahkemede açılan dava bakımından, görevsizlik kararı üzerine yapılması gereken işlemlerin yapılması; bu bağlamda, başlangıçta alınmayan yargı harçları yönünden davacıya süre tanınmak suretiyle, uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacı şirket herhangi bir mahkeme kararı ve icra işlemi olmadan, taşınmazı kendi rızasıyla tahliye etmiş olduğundan ve 6570 s. K.anun'un 15. maddesinden yararlanabilmesi için taşınmazın mahkeme kararı ile tahliye edilmesi gerektiğinden, maddi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği- 6570 s. Kanun'un 15. ve 16. maddelerine aykırı davranış ile şirketin ticari itibarının zedelendiğinden bahsedilemeyeceğinden, davacının manevi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği-
Haksız olarak davalı adına tescil edilen taşınmazların paya düşen bedelinin ödetilmesi isteğine ilişkin davada, davanın niteliği itibariyle haksız fiile dayalı olduğu- Davacı seçimlik hakkını davalının ikametgahı mahkemesinde kullandığı- Davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı ve doğru yerde açıldığı gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Doktorun görevi sırasında kanamalı ve acil durumda bulunan hastaya müdahalede bulunmayıp, dış gebelik olan başka bir hastayla ilgilendiğinin ve böylece, dikkatsizlik ve tedbirsizliği nedeni ile hastanın ölümüne neden olduğunun iddia edildiği davada doktorun görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına ve dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre davanın idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerektiği-
Hukuk düzeninin, tüzel kişileri hukuk süjesi olarak tanıdığı, tüzel kişilere ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğu; tüzel kişilerin de "manevi tazminat" talep edebileceği-