TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Davalının eylemi ile kamyonun satışı arasında illiyet bağı bulunmadığından ve de davalı, haksız haczi sonucu açılan menfi tespit davasında verilen kararla davacıya %40 icra inkar tazminatı ödemek suretiyle davacının zararını da karşılamış olduğundan davacının tazminat isteminin tümden reddi gerekeceği-
Haksız icra takibi ve haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderimi için - bu eylem davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden- tazminat davası açılabileceği-
Kişisel hakka dayanan gerek yüklenici, gerek hakkını ondan yazılı olarak temellük eden halefi olan üçüncü kişi; hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için yüklenicinin sözleşme ile kendisine yüklenen edimini tam olarak yerine getirmesi gerektiği-Yaptığı sözleşme mahkeme kararı ile geriye etkili olarak feshedilen yüklenici ile ondan daire satın alan davalı üçüncü kişi arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu- HUMK. mad 79 uyarınca hiç kimsenin dava açmaya zorlamayacağı-
Haczin uygulandığı 06/12/1996 tarihi ile marketin vergi kaydının kapatıldığı 20/03/1998 tarihleri arasında bir kısım eşyaların haczedilmesi nedeniyle oluşan iş ve kar kaybı hesaplanarak buna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Başkasının borcu nedeniyle 3. kişinin malına konulan haciz sonucu uğranılan zararın tazmini davasının, tüm haciz koyanlara değil, satışı isteyip malları sattırana yöneltilmesi gerekeceği-
Yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararı ile boşanmış olmalarının arandığı- Resmi evli olmayanların yoksulluk nafakası da isteyemeyeceği ve söz konusu davanın aile mahkemesinde görülemeyeceği-
Kesin delil niteliğindeki hukuk mahkemesi ilamı ve ceza mahkemesi ilamları ile dava konusu bononun sahte bir biçimde bizzat düzenlenerek icra takibine konu edildiği sabit hale geldiğinden, bu hususun yeniden araştırılmasına hukuken olarak bulunmadığı- Ceza ilamında senetteki imzanın sahte olduğu saptanmış bulunduğundan, artık imzası sahte olan bu senetteki boş kısımların davacı tarafından ya da başka birisi tarafından doldurulmuş olmasının, davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı-
Davacının, saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarından dolayı ıslah dilekçesi vererek istemiş olduğu tazminat miktarına, ıslah edilen miktar yönünden davalının itiraz ve def’i-lerini ileri sürebileceği–