Ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ve derdest olması durumlarında davacının muhdesatın tespiti davasını açmada güncel hukuki yararı olduğu-
Davanın aynı muhdesata ilişkin tespit davası olduğu görüldüğünden birinden verilecek kararın diğerini etkileyeceği ve birleştirme talebinin değerlendirilmesi gerektiği- Tashihle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının değiştirilmesinin HMK. mad. 304 'e aykırı olduğu-
Muhdesatın tespiti davalarında, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu kayıt maliklerinin veya mirasçılarının davada taraf olmaları gerektiği--
Muhdesatın tespiti davası sonucunda verilen ilamın icra ve infaz kabiliyetinin bulunmayacağından, bu davaların uygulama alanının sınırlı olduğu- Ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin açıkça kabul edilmemesi halinde muhdesat iddiasında bulunan paydaşın muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu- Davalılar ortaklığın giderilmesi davasında davacının binaya ilişkin muhdesat iddiasını kabul ettiklerinden, bina yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak davacı bina dışında su deposu, su borusu, evin eklentisi ve ağaçlar yönünden de uyuşmazlık çıkarmış olduğundan ve davalılar bu muhdesatlar yönünden davacının iddiasını kabul etmediklerini bildirdiklerine göre, davacının belirtilen muhdesat unsurları yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu-
Dava konusu taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi amacıyla açılan davada muhdesatın tespiti davasının bekletici sorun yapılmadığı ve ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandığı; dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı; bu durumda davacının güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemeyeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edileceği-
Dava konusu taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davası mevcut olduğundan davacının güncel hukuki yararının bulunduğu-
Tespiti talep edilen taşınmaz üzerinde bulunan evin 2. katının davacılar tarafından tek başına değil, tarafların ortak murisi ile davacılar tarafından birlikte yapıldığı anlaşıldığından evin 2. katının tarafların ortak murisi ile davacılar tarafından birlikte meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın davalı olduğu belirtilerek ve malik hanesi boş bırakılarak tescilinin yapıldığı, davalı tarafça temyiz dilekçesinde taşınmazın mera vasıflı olduğunun ileri sürüldüğü davada, taşınmaz tesciline esas belgelerin (tapulama/kadastro tutanağı, mera, yaylak, kışlak kütüğü. Kadastro Mahkemesi dosyası) getirtilerek davaya konu muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın niteliği yöntemine uygun biçimde araştırılıp soruşturulması, taşınmazın niteliğinin duraksama olmaksızın belirlenmesi, taşınmazın belirlenecek niteliğine göre davacının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar yönünden dava hakkının bulunup bulunmadığının düşünülmesi, dava hakkının bulunduğu kabul edildiği takdirde; kamulaştırmaya ilişkin evraklar ve kroki de eklenerek, taşınmazın hangi kısmının kamulaştırmaya konu olduğunun belirlenmesi, fen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve krokisindeki muhdesatların kamulaştırma krokisi ile çakıştırılarak, muhdesatların bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştırılmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Taşınmazın kadastro tespiti neticesinde taraflar adına paylı mülkiyet hükümlerine göre 1/2'şer hisse ile tapuya tescil edildiği, tarafların ortak mirasbırakanı anne ve babalarının ağaçlar dikildiği tarihte yaşlı olduğu ve davacı ile aynı evde oturduğu, taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarını davacının kendi nam ve hesabına dikip yetiştirdiği anlaşılmış olup, tanık beyanlarında muhdesatı davacının kendi nam ve hesabına meydana getirdiğinin belirtilmesi karşısında, ortak mirasbırakan ile davacının aynı evde yaşamaları bu sonucu değiştirmeyeceğinden ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının ortak mirasbırakan değil, davacı ve davalı adına tapuya tescilinin yapıldığı görüldüğünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-