Taraflar arasındaki alacak davasında, TBK. mad. 121/son ile 3095 sayılı Kanun mad. 3 uyarınca temerrüt faizine faiz yürütülemeyeceğinden ana para dışında kalan faiz alacağına faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
davada taraflarca getirilme ilkesi geçerli olduğundan taraflara yeniden delil bildirme imkanı tanınamayacağı- Tüm paydaşları bağlayan harici taksim ya da tüm paydaşları kapsayacak şekilde fiili kullanım durumunun bulunup bulunmadığı tespit edilmeyip, taşınmazdaki katların kimlerin kullanımında olduğu, kiraya verilmişse hangi bölümlerin kim tarafından kiralanıp kira bedellerinin alındığı saptanmamış olup, davalı ...'ın taşınmazda kullandığı bir yerin bulunup bulunmadığı, var ise nereyi kullandığı, terk etmiş ise; hangi dönemde kullandığı açıklığa kavuşturulmamış, boş bina bölümlerinin bulunup bulunmadığı, davacının taşınmazda kullanabileceği yerlerin olup olmadığı belirlenmediğinden belirtilen hususlar açıklığa kavuşturularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Yasal cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülen ve davacı yanın da açıkça muvafakat etmediği zamanaşımı def'ine hukuki değer tanınmasının yerinde olmadığı-
Davacının iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile diğer ücret alacaklarının davalıdan tahsili talebine ilişkin davada, davacının çalışmadığı günden sonraki gün 09-22.00 arası 13 saat çalıştığı yönünde bir iddiası olmadığından davacı talebi aşılmak suretiyle yazılı şekilde fazla mesai sürenin belirlenip hesaplanmasının hatalı olduğu-
Hakimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı-
İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine söz konusu şirketçe İİK 83/2 madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda mahkemece yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesinin doğru olmayacağı-
Şikayetçinin iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorunda olduğu- HMK 119- Hakimin, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olduğu; kamu düzeniyle ilgili olmayıp ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemeyeceği-
Tedbir niteliğinde terekenin tespiti isteminde bulunulduğu halde hakim tarafından istek dışına çıkılarak terekenin tasfiyesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davacının, menfi tespit davasında, daha önce ileri sürmediği ahlaka ve adaba aykırılık ile ilgili yeni bir iddiada bulunmasının (iddiasını genişletmek suretiyle değiştirebilmesinin), karşı tarafın açık muvafakatine bağlı olduğu- Sahtelik iddiası ile ilgili ceza mahkemesince verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, hukuk hakimini bağlayıcı değilse de, ceza yargılaması sırasında savcılıkça alınan ve ceza mahkemesinin kararına gerekçe oluşturan rapor ile mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunduğundan, raporlar arasındaki çelişkinin, Adli Tıp Kurumu raporunun kesin bir tespit içermemesi de gözetilerek konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden sahtelik iddiası ile ilgili yeni bir rapor alınıp değerlendirilmesi gerektiği-
HMK mad.12/1 fıkrasında "Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-Mahkemenin yargı yetkisi HMK mad.12 de idari sınır esas alınarak belirlendiği, davaya taşınmazın idari sınırları içerisinde bulunduğu ilçe veya il adli yargı yerinde bakılması gerektiği-