İflas davalarının borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerde, iflastan sonra açılacak sıra cetveline itiraz davalarının da iflasa karar verilen mahkemede görüleceği, bu hususun Yasa’da açıkça düzenlenen kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı olduğu-
Tarafların aralarındaki yabancılık unsurunu taşıyan borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesi konusunda anlaşmış olmaları halinde (yani; yetki sözleşmesi ile yabancı devlet mahkemesini yetkili kılmış olmaları halinde), Türk Mahkemesinde dava açılamayacağı, iflas davalarında davacının “alacaklı olduğunu ve alacak miktarını” yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinde dava açıp belirledikten sonra MÖHUK’un 47. maddesi uyarınca iflas yollarından biri ile alacağının tahsili yoluna gitmesi gerektiği-
Doğrudan iflas istemine ilişkin davada, kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kira alacağından doğan takibe dayalı itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin davada görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi değil asliye ticaret mahkemesi olduğu-
İflas davalarında tahkim şartının uygulanamayacağına ilişkin kuralın, alacağın tesbiti aşamasına ilişkin olmayıp, iflas kararı verilmesi konusundaki devlet egemenliği ilkesi açısından hüküm ifade edeceği, davacı İngiltere Mahkemelerinden veya Londra Tahkim Mahkemesinden aldığı bir karar olmaksızın, doğrudan sözleşmeye dayalı olarak iflas yolu ile takibe girişmiş; davalı da gerek takibe itirazında ve gerek davaya cevabında bu yönü ileri sürmüş olduğundan, davacının alacaklı, davalının ise borçlu olup olmadığının tesbitinin, aksine bir hüküm yoksa iflasa bakan yer mahkemesince inceleneceği, ancak taraflar arasındaki sözleşmede bu belirleme İngiltere hukukuna ve İngiltere Mahkemelerine veya Londra Tahkim Mahkemesi’ne bırakılmış olduğundan, davacının öncelikle anılan yargı yerlerinde alacağının varlığını ispatlayacak bir karar alması ve bununla Türkiye’de borçlu aleyhine iflas yolu ile takip yapması ve iflas davası açması gerekirken; taraflar arasındaki hukuk ve yetkili yargı yeri seçimini ortadan kaldıracak ve özellikle alacağın başka bir yer hukukuna tâbi kılınması sonucunu doğuracak şekilde doğrudan iflas takibi yapması ve bunu dayanak göstererek iflas davası açmasının isabetsiz olduğu-
HUMK’nın 193. maddesine göre, görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, davacının, temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay'ın onama kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 günlük hak düşürücü süre içerisinde kararı veren mahkemeye ya da görevli veya yetkili mahkemeye dilekçe ile başvurması veya karşı tarafa yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirmesi gerekeceği, bu yasal gerekliliğin yerine getirilmemesi durumunda mahkemece davanın açılmamış sayılmasına re'sen karar verileceği-
İflasın ertelenmesi talebi konusunda borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinin yetkili olduğuna dair olan kuralın kamu düzenine ilişkin olduğu, iflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yerin, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa, iflas davasının nu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekeceği-
İflas davasında davalının borçlu olup olmadığı maddi hukuk kurallarına göre esastan incelenerek tespit edileceği; depo emrine esas alacağın hukuken mevcut olup olmadığı, borcun doğumuna sebep olan hukuki ilişkiye ya da olayın esasına uygulanacak hukuka göre belirleneceği
Taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesi uyarınca başlatılan iflas yoluyla yapılan takibe itirazın iptali ve davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkin davada; distribütörlük sözleşmede “...17. maddedeki hiç bir hüküm bu anlaşma çerçevesinde herhangi bir yükümlülüğün diğer tarafça ihlal edilmesinin telafisi olanaksız zarar veya fikri mülkiyet haklarının tecavüz edilmesiyle sonuçlanması halinde yetkili bir mahkemede derhal çözüm aranmasını engellemeyeceği” ibaresinin yer alması karşısında ve İİK. mad 154/son uyarınca iflas davalarında Türk mahkemeleri kesin yetkili olduğundan, iflas davasının yetkili mahkemede açıldığının kabulü gerekeceği, ancak distribütörlük sözleşmesinin 17/1. maddesinde de bu anlaşmanın İngiltere ve Galler Kanunlarına tabi olduğu açıkça kararlaştırıldığından ve 2675 s. MÖHUH mad. 24 gereğice, sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabi olduğundan, Türkiye'de yetkili mahkemede açılan davada depo emrine esas olacak gerçek borç miktarının belirlenmesi gerektiği, bu itibarla mahkemece tarafların ileri sürdükleri tüm delil ve belgeler toplanıp, sözleşmenin 17/1. maddesi gözönünde bulundurularak bu hususta uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının almak istediği jantlar ile davalının, Avukatlık Ortaklığına kestiği fatura içeriğinde gösterilen ve davacıya teslim edilmek istenen jantların aynı olduğunu davalının ispatlaması gerektiği gözetilerek, davalıya ispat olanağı sağlanıp, bu husustaki delilleri toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-