İştirak nafakasına ilişkin davalarda aile mahkemelerinin görevli olduğu-
Davacının işinden çıkarılmadığı, istifa ettiği, davacının, boşanma protokolü ile müşterek çocuk için iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, daha sonra işsiz kaldığını belirterek nafaka miktarının azaltılmasını istediği bu istemin haklılığı, hakkaniyet ve ahdevefa ilkesine uyarlığı yönünde başkaca bir iddia ve delil bulunmadığı, böylece iştirak nafakasının ulaştığı miktar itibariyle öngörülemeyen, katlanılamaz nitelikte olmadığı dolayısı ile uyarlama koşullarının oluşmadığı, nafakanın azaltılmasının hatalı olduğu-
İştirak nafakasının kaldırılması davasında; iştirak nafakası çocuğun reşit olduğu tarihte kendiliğinden sona erdiğinden mahkemece bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Müşterek çocuk dava tarihinde reşit olduğuna göre artık, davacının (baba) iştirak nafakasının kaldırılması talebiyle velayeten anneye karşı dava açamayacağı-
Yargılama sırasında reşit olan ancak dava tarihinde reşit olmayan, davacı yanında kalan ve eğitim hayatına devam eden müşterek çocuk lehine, reşit olduğu tarihe kadar, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak, bir hüküm kurulması gerekeceği-
Uyuşmazlık, TMK'nun 328/2.maddesi uyarınca 364/son maddesi kapsamında yardım nafakasına ilişkin olup, aile hukukundan (TMK.md.118/494) doğan iş bu dava; 4787 sayılı Aile Mahkemesinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi gereğince Aile Mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Anlaşmalı boşanma ile hüküm altına alınan iştirak nafakasının indirilmesini talep eden davacı fevkalade hal ve şartların çıkmasına (cezaevine girmesine) kendi kusuru ile sebebiyet vermiş olduğundan hiç kimsenin kendi kusurundan fayda sağlayamayacağı-
Çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri göz önünde bulundurularak daha yüksek iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının ekonomik sosyal durumuna ilişkin araştırma sonucunun incelenmesinden davalının komiser yardımcısı olup, kira ödediği, davacının da komiser yardımcısı olduğu ve kira ödediği, çocuğun 2001 doğumlu olduğu, okula ve kursa gittiği anlaşıldığından; makul oranda ve hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmesi gerekirken, tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, ayrıca çocuğun yaşına göre yüksek oranda nafaka ödemesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcunun devam edeceği, bu durumda çocuğun ana ve babaya karşı yardım nafakası davası açabileceği-