Şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimi devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcunun devam edeceği, bu durumda çocuğun ana ve babasına karşı yardım nafakası davası açabileceği-
Davada tarafların birer çocuğa baktığı, karşılıklı nafaka ödemedikleri, velayet davalı da iken davacının her bir çocuk için 150,00 TL nafaka ödediği, her iki tarafta doktor olup, davalının aylık geliri davacıdan fazla ise de yükümlülükleri de daha fazla olup, davacının mal varlığının davalıdan fazla olduğunun saptandığı, gerçekleşen bu sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle tarafların birer çocuğa baktığı nazara alındığında takdir edilen miktarlar çok olup, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Eğitimine devam eden reşit bireyin,kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği, ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin asıl olduğu, bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesinin gerekeceği-
Davalının sosyal ekonomik durum araştırması yapılması için kolluğa yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalı hakkında sosyal ve ekonomik yönden bilgi sahibi olan kimse bulunmadığı bildirilmiş olup, dosyada yalnızca son çalıştığı aya ilişkin SGK kaydının bulunduğunun görüldüğü, davada, davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmadığı, ne iş yaptığı, varsa gelir ve malvarlığının ne kadar olduğu konuları net olarak tespit edilmemiş olup, sadece son çalıştığı aya ilişkin SGK kaydına göre hüküm kurulduğu-
Somut olayda, davacının eğitim durumu ve giderleri ile ilgili tüm delillerin eğitim gördüğü kurumdan sorulup tam olarak belirlenip, ayrıca davalı tarafından davacının çalıştığı iddia edilen kuaför salonunda çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa ne kadar gelir ettiği hususlarının tam olarak saptanmasından sonra davalı baba ve annenin sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak annenin yardım nafakasına katkısı da değerlendirilerek, mahkemece; davacının davalı babasından yardım nafakası talep edebilme koşullarının oluşup oluşmadığını inceledikten sonra oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı her ne kadar açıköğretim fakültesinde eğitimine devam ediyor ise de aynı zamanda asgari ücret düzeyinde maaşla çalışmakta, davalının ise emekli maaşı aldığı, bu durumda davacının TMK.nun 328/2. maddesinden yararlanmasına olanak bulunmadığı, davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı lehine yardım nafakasına hükmedilmesinin doğru görülmediği-
İştirak nafakası davalının reşit olduğu tarihte yasa gereği kendiliğinden sona erdiğinden, yasa gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması istemi yönünden, davacının iş bu davayı açmakta veya bu konuda tespit hükmü verilmesinde hukuki yararının bulunmadığı-
Lehine iştirak nafakası hükmedilen müşterek çocuğun nüfus kayıt örneği getirtilerek reşit olmuş ise iştirak nafakası istenemeyeceğinden takipte talep edilen nafaka miktarının denetlenmesi ve bu konudaki şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken çocuk için öngörülen nafakanın sona ermesine karar vermenin icra mahkemesinin görevi dahilinde olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
TMK.nun 328/1. maddesi gereği çocuğun reşit olduğu tarihten sonra tedbir nafakasının kendiliğinden kalkacağı ve bu tarihten sonrası için dayanak ilamla nafaka talep edilemeyeceği, alacaklının, TMK.nun 328/2. maddesine dayanarak yeni bir ilam alması halinde bu ilamı adına takip konusu yapabileceği, ayrıca 18 yaşından önceki dönemlere ait nafaka alacağı ilamda çocuğun bakım ve gözetimi için anaya katkı payı olarak hükmedildiğinden çocuk tarafından kendi adına takibe konulmasının mümkün olmadığı-