12. HD. 27.09.2018 T. E: 3722, K: 8801-
12. HD. 28.06.2018 T. E: 3087, K: 6972-
İlama istinaden yapılan takipte velayeti anneye verilen müşterek çocuk alacaklı sıfatı ile ilam gereği birikmiş iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup iştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
TMK mad. 328 göre, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyetinin çocuğun reşit olmasıyla sona ereceği, çocuk reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği, çocuğun reşit olduğu tarihe kadar dosya borcunun bilirkişi aracılığı ile hesaplanarak, çocuk reşit olduktan sonra ise nafaka alacağının sadece anne yönünden devam edeceği göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; davalı babanın ekonomik sosyal durumu ayrıntılı olarak araştırıldıktan sonra ortak çocuğun ihtiyaçlarında meydana gelen artış, tarafların ekonomik sosyal durumları, halen ödenen nafaka miktarı nazara alınarak karar verilmesi gerekeceği-
8. HD. 19.04.2017 T. E: 2015/3189, K: 5893-
Davacı kadının ev hanımı olduğu, sabit bir geliri bulunmadığı, abisinin yardımı ile geçimini sağladığı, davacı oğulun ise İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi 1. Sınıf öğrencisi olduğu, çalışmadığı, geçimini annesinin sağladığı, davalının ise tır şoförü olarak çalıştığı aylık 2.500 TL ücret aldığı, ayrıca aylık 1.300 TL emekli maaşının bulunduğu anlaşılan uyuşmazlıkta, davacı kadın lehine hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının ve davacı oğul lehine hükmedilen aylık 300,00 TL 'lik yardım nafakasının az olduğu-
Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların, yoksul kabul edilmesi gerektiği, yardım nafakasının, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödev olduğu, aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olmasının da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmediği, bu nedenlerle kanun koyucunun, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmadığı, kanuni bir ödev olarak düzenlediği, okumakta olan kişinin kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği, ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin asıl olduğu-
Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği, eğitimine devam eden reşit bireyin kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği, ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin asıl olduğu, bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekeceği-
3. HD. 26.01.2017 T. E: 2015/19208, K: 663-