Velayet düzenlemeleri ve bunun tabii sonucu olan iştirak nafakası istemlerinde amaç küçüğün menfaatinin korunması olduğundan "açıkça nafaka istemiyorum" şeklinde bir beyanın varlığı dışında hâkimin kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmesi gerektiği- İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta mahkemece ayrı harç alınmasının da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava konusu hâline getirmeyeceği- Kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferîsi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunun kabul edilemeyeceği- İştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunun beklenmesinin çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracağı ve kamu vicdanının yaralanmasına sebebiyet vereceği- Eğer bağımsız olarak açılan iştirak nafakasının artırılması ya da azaltılmasına yönelik bir dava söz konusu ise; dava konusu münhasıran "nafaka" olduğundan, davanın açılması için ayrı bir harç alınması gerektiği gibi dava sonunda yargılama giderleri de kabul- ret oranına göre hükmedilmesi gerektiği- Velayetin değiştirilmesine konu davada velayeti değiştirilen çocuk için hükmedilen velayet düzenlenmesine yönelik davaların fer'isi niteliğinde olan iştirak nafakası nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Velayetin değiştirilmesi ve müşterek çocuklar yararına iştirak nafakası talep edildiğinden, davaların yığılmasının söz konusu olduğu, her iki talebin de ayrı ayrı dava edilme imkânı varken tek davada istenmesi durumunda tek bir vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmetmenin doğru olmadığı, söz konusu taleplerin ayrı davaların konusunu oluşturduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İlamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu- Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesi istenebileceği-
İcra takibinden sonra, davalı tarafa olan nafaka borcuna mahsup edilmek üzere müşterek çocuğun kreşine 15.600 TL ödenmesi konusunda anlaştıkları halde aracına haciz konulduğunu ileri sürerek bu miktar kadar borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacının çocuğun kreş ücretini ödese de nafaka yükümlülüğünden kurtulamayacağını belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına-
İlama istinaden yapılan takipte velayeti anneye verilen müşterek çocuk alacaklı sıfatı ile ilam gereği birikmiş iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup iştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Davalının dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumu bu olsa da, müşterek çocuklar için tarafların boşanmaları neticesinde 2007 yılında aylık 250’şer TL olarak belirlenen iştirak nafakalarının 2011 yılında açılan artırım davası neticesinde aylık 750’şer TL’ye yükseltildiği, davacının dosya kapsamında alınan beyanı ile de sabit olduğu üzere Amerika’dan aldığı evini 200.000 dolara sattığı yönündeki beyanı ve özellikle de eldeki iştirak nafakasının azaltılması davasının açılma tarihi olan 10.10.2014 tarihi ile son artırım davasının kesinleştiği 03.12.2013 tarihi arasındaki kısa süre de dikkate alındığında; mahkemece, söz konusu nafakalardan yüksek miktarda indirim yapıldığı- Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, müşterek çocukların yaşları,eğitim durumları,sosyal ihtiyaçları ile davacı babanın sosyal ve ekonomik durumu da dikkate alınarak hakkaniyete uygun ve makul miktarda bir indirim yapılması gerektiği-
Mahkemenin ilk kararında, anne aleyhine aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi ve babanın bu ilk kararı temyiz etmemesi dikkate alındığında, iştirak nafakası miktarı açısından anne lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş mudur? Mahkemece anne aleyhine verilen iştirak nafakasının aylık 150 TL' yi geçmeyecek şekilde taktir edilmesi gerekir miydi?
Takip tarihi itibari ile reşit olan kızı için reşit olduğu tarihe kadar birikmiş nafaka alacağı talep edilebileceği gibi, takip tarihinden sonra da nafaka talep edilemeyeceği, Bilirkişi raporunda, kızın reşit olma tarihi dikkate alınarak rapor hazırlanması talep edilmiş ise de, bilirkişi raporunda bu hususa dikkat edilmediği, sadece nafakanın kaldırılma tarihi esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, D. Karaman için reşit olduğu tarihten sonra nafaka talep edilemeyeceğinden gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak ve her iki çocuk için de nafakanın takipten evvel, 12.03.2013 tarihiden itibaren, kaldırıldığı gözetilerek takipten sonrası için devam eden nafaka alacağı talep edilemeyeceğinden icra emrinin buna göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
TMK.'nun 182. maddesi uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu, velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceğinin tabi olduğu, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesinin istenebileceği, ancak çocuğun bunun tahsilini isteyemeyeceği-
İcraya konu edilen ilamda, alacaklı velayet hakkı sahibi anne olup, borçlu ise baba olduğundan, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için annenin takip yapabileceği- Çocuğun, iştirak nafakası ilamını takibe koyamayacağı, ergin olmuş olsa bile, ergin olmadan önce tahakkuk etmiş olan nafaka borçları sebebiyle yapılan haczi alacaklı olan annenin talebi olmadan kaldırmanın mümkün olmadığı; çünkü bu durumda ergin olsa bile, müşterek çocuğun takipte taraf (alacaklı) olmadığı-
Nafakalara faiz istemi hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmesi gerektiği-