Takip tarihi itibari ile reşit olan kızı için reşit olduğu tarihe kadar birikmiş nafaka alacağı talep edilebileceği gibi, takip tarihinden sonra da nafaka talep edilemeyeceği, Bilirkişi raporunda, kızın reşit olma tarihi dikkate alınarak rapor hazırlanması talep edilmiş ise de, bilirkişi raporunda bu hususa dikkat edilmediği, sadece nafakanın kaldırılma tarihi esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, D. Karaman için reşit olduğu tarihten sonra nafaka talep edilemeyeceğinden gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak ve her iki çocuk için de nafakanın takipten evvel, 12.03.2013 tarihiden itibaren, kaldırıldığı gözetilerek takipten sonrası için devam eden nafaka alacağı talep edilemeyeceğinden icra emrinin buna göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
TMK.'nun 182. maddesi uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu, velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceğinin tabi olduğu, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesinin istenebileceği, ancak çocuğun bunun tahsilini isteyemeyeceği-
İcraya konu edilen ilamda, alacaklı velayet hakkı sahibi anne olup, borçlu ise baba olduğundan, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için annenin takip yapabileceği- Çocuğun, iştirak nafakası ilamını takibe koyamayacağı, ergin olmuş olsa bile, ergin olmadan önce tahakkuk etmiş olan nafaka borçları sebebiyle yapılan haczi alacaklı olan annenin talebi olmadan kaldırmanın mümkün olmadığı; çünkü bu durumda ergin olsa bile, müşterek çocuğun takipte taraf (alacaklı) olmadığı-
Nafakalara faiz istemi hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Davalı erkeğin hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemeyeceği ve TMK. mad. 166/1 uyarınca "evlilik birliğinin sarsılması" hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceği- Davalı erkeğin akıl hastası olduğu ve vesayet altına alındığı, hastalığı nedeniyle çalışamadığı ve babasının yardımı ile geçindiği, herhangi bir malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı, ekonomik durumunun nafaka ödemesine imkan sağlayacak nitelikte olmadığı anlaşıldığından, kendisi bakıma muhtaç davalının davacı kadına yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası ödemesine karar verilemeyeceği- Davalının TMK. mad. 405 gereğince, kısıtlanmış olması nedeniyle davranışlarının iradiliğinden söz edilemeyeceği ve kendisine bu nedenle kusur yüklenilebileceği- TMK. mad. 174/1-2 koşulları davada gerçekleşmediğinden, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği-
Kadının; sadakatsiz eylemlerde bulunduğu, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, otoriter yapıda olduğu, erkeğin ise; eşine fiziksel şiddet uyguladığı, belirlenen bu kusurlu davranışlara göre kadının boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda ağır kusurlu olduğu- Ortak çocukların olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayetleri ile ilgili tercihlerinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocukların üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına daha uygun, miktarda maddi/manevi tazminata; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre çocuklar adına daha uygun iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikenin varlığı da ispat edilmediği halde velayetin babaya verilmesinin hatalı olduğu-
İlama istinaden yapılan takipte velayeti anneye verilen müşterek çocuk alacaklı sıfatı ile ilam gereği birikmiş iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup iştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
2. HD. 06.06.2018 T. E: 2016/19312, K: 7358-