Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatların fazla olduğu- Davalı-karşı davacı kadının dosyadaki delillere göre ev hanımı olduğu ve kendisine yoksulluk nafakası hükmedildiğinin anlaşıldığı, kendisi yoksul olan kişiden ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakası alınamayacağı hususu gözetilmeden davalı-karşı davacı kadının velayeti babaya bırakılan ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakası ile sorumlu tutulmasının doğru bulunmadığı-
Küçük reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği, küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona ereceği- Bilirkişiden ek rapor alınarak müşterek çocuğun takipten öncesi için takibe konu edilen aylar arası birikmiş nafaka ve faizi ile takipten sonra reşit olduğu tarihe kadar işleyecek nafaka miktarı belirlenmek suretiyle , dosya borcunun hesaplanarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, müşterek çocuğun reşit olduğu tarihten sonrası için de iştirak nafakası hesaplanmak sureti ile düzenlenen bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu--
Evlilik dışı çocuk ile davalı baba arasında karardan önce tanıma yolu ile soybağı kurulduğu, davalı babanın dört çocuğunun daha bulunduğu, davalının sosyal ekonomik durum araştırmasına göre aylık 3.500,00 TL gelirinin olduğu, nafaka hükmedilen çocuğun eğitim çağında olmadığı da dikkate alındığında çocuk için takdir edilen aylık 500,00 TL iştirak nafakasının fazla olduğu ve bu sebeplerle tarafların sosyal ekonomik durumu, nafaka hükmedilen çocuğun yaşı, davalının nafaka hükmedilen çocuk dışında dört çocuğunun da bulunması değerlendirilerek hakkaniyete uygun nafakaya hükmedilmesi gerektiği- Babalığın hükmen tespiti davası ile birlikte babalığın fer’i niteliğinde olan TMK.'nun 304. maddesinde yazılı ananın mali haklarına ilişkin talep ve TMK.'nun 182. maddesinde yazılı çocuk için nafaka istekleri ayrıca harca tabi olmadığı gibi, kabul veya reddi de vekalet ücretini gerektirmeyeceği, davacı anne yararına sadece bir maktu vekalet ücreti ile tek harç alınması gerektiği-
Boşanma ve ayrılık vukuunda, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, bu hususu hakimin, görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerektiği, bu nedenle davalı tarafın tahkikat aşamasında ileri sürdüğü iştirak nafakası talebinin iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olmadığı gibi, karşı tarafın açık muvafakatine ya da ıslah işlemine de bağlı olmayıp kanun gereği yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği-
Haklı ve kabul edilebilir sebep ve olgular bulunmadıkça kardeşlerin birbirinden ayrılmasının çocukların yararına olmadığı-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuğun kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerektiği-
Erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de, sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşıldığından ve kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamayacağından, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hüküm ile gerekçe bölümünde oluşturulan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu- Temyiz sınırlaması yapılmadan hükmün tamamının çelişkiden dolayı bozulması mümkün müdür?
Boşanma davasında kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmolunduğunun anlaşıldığı, ayrıca davalı-karşı davacı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığının, eşe karşı silahla tehdit suçunu işlediğinin, sık sık eşinin annesine "Kızını al götür, döveceğim, boşayacağım" dediğinin, evin elektriğini ve suyunu kestiği, eşine küfrettiğinin ve eşinin eşyalarını yaktığının; davacı-karşı davalı kadının ise eşine hakaret ettiğinin, eşine ve kayınvalidesine haksız tahrik altında fiziksel şiddet uyguladığının anlaşılmasına göre; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin netice itibarıyla ağır kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu- Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerektiği- Velayeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında her ayın son haftasonu C. günü 17.00, Pazar günü 17.00 saatleri arasında olacak şekilde kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olup babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı, açıklanan nedenlerle ayın belli hafta sonları babalık duygularını tatmin edecek şekilde daha uygun süreli kişisel ilişki belirlenmesi gerekeceği-
Davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin boşanmanın eki niteliğinde olduğu, durum böyleyken, davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı- Boşanmaya veya ayrılık vukuunda çocuğun kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerektiği-