Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği- Mahkemece, mirasbırakanın terekesinin tamamının değerinin saptanması, ölünceye kadar bakma akti ile yapılan temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve mirasbırakanın gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Asıl işveren, alt işveren ilişkisinin unsurlarının, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri olarak belirtilebileceği- Davacı vekili "2683 sayılı yasanın 35. maddesi çerçevesinde araştırma sondaj ve kazı yapma yetkisinin sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait olduğunu, bu madde ve dava dilekçesindeki diğer gerekçeler doğrultusunda davalılar arasında muvazaa olduğunu" iddia etmiş ise de; olayda Kültür ve Tabiat Varlıklarını meydana çıkarmak için yapılan bir araştırma söz konusu olmadığı, davalı Belediye ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Müze Müdürlüğü arasında imzalanan protokol gereğince tarihi eserlerin zarar görmeden taşınmasının hedeflendiği, davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, 2683 s. K. mad. 10 uyarınca, yasal hakkı çerçevesinde metro çalışmaları esnasında tesadüfen ortaya çıkmış tarihi eserlerin taşınması ve bunlarla ilgili işlemlerin yapılması hususunu belediye ile yaptığı protokol çerçevesinde işlemi belediyeye yaptırtmış olduğu, belediyenin ise diğer davalı şirketler vasıtası ile bu işlemi gerçekleştirmiş olduğu, mevzuat gereğince, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu işi 3. kişilere de yaptırabileceği ve bu nedenle taraflar arasında bir muvazaadan söz edilemeyeceği- Davalı Bakanlık ile Belediye arasındaki protokole göre yapılan işin alt işveren olarak yüklenici adi ortaklığa verilmesi işinde, davalı Bakanlığın ihale makamı olarak tarihi eserlerin ortaya çıkarılması ve korunması işini protokol ile davalı Belediyeye verebileceği anlaşılmakla davacının alt işveren olan adi ortaklık nezdindeki işine iadesine ilişkin verilen kararın yerinde olduğu; davalı Bakanlığın işe iade kararının mali sonuçlarından ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının ise hatalı olduğu-
İİK'nun 277. vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı, davacının genel hükümlere, yani muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayıp, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Cebri icra satışlarına yönelik tasarrufun iptali davalarında, alıcıların borçlu ile organik bağının bulunup bulunmadığının ve satın aldıkları taşınmazları ödeme gücüne sahip olup olmadıklarının (yani; alıcıların, borçluların nam-ı müstearı olup olmadıklarının) araştırılması gerektiği-
"Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında doğru şekilde değerlendirilmesinin de büyük önem taşıdığı ve bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması gerektiği-
Asıl-alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde; "biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığının, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının,alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığının, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığının, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığının, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığının, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığının, alt işverene verilen işte, asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Kural olarak hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceği- Asıl-alt işveren uygulamasının ister asıl iş ister yardımcı iş olsun, alt işverene verilmesinde, unsurları veya muvazaa yönünde denetiminin yapılmasında "işverenler arasındaki sözleşmenin getirilerek işyerinde teknik ve hukukçu bilirkişi marifeti ile keşif yapılması ve rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiği- İş Kanunu’nun 3. maddesindeki iş müfettişi tarafından yapılan muvazaa tespitinin alt işveren yönetmeliğinde belirtilen kriterlere uygun olarak işyerinde yapılan denetim sonucu ortaya çıktığı- Davacının davalı güvenlik Şirketinin işçisi olarak yapılan ihale kapsamında davalı ...' ya ait iş yerinde özel güvenlik şefi olarak çalıştığı, ..' nun diğer şirketten ihale ile aldığı hizmetin güvenlik hizmetinin yardımcı iş niteliğinde olduğu,..' nun güvenlik hizmetlerine yönelik olarak talimat vermesinin, denetim yapmasının işin yürütümü ve iş yerinin güvenliği açısından normal olduğu, yardımcı işin alt işverene gördürüldüğü davalılar arasında muvazaa olmadığı, aralarındaki hukuki ilişkinin asıl-alt işveren ilişkisi olup, mahkemece davacının işe iadesine karar verilmesi yerinde ise de, muvazaaya ilişkin kararın yerinde olmadığı-
BK' 18 e göre açılan iptal davasında aciz belgesinin aranmadığı- Davalılar arasındaki icra takibi muvazaalı olduğundan, davacının davasının kabulü ile davalı üçüncü kişinin icra dosyasındaki borçluya yönelik davacı alacağına yeter kısmının iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu- Birleşen itirazın iptali davası yönünden de davanın kabulü ile itirazın iptali ile bu kısma ilişkin talebin tahsilde tekerrür olmamak şartı ile icra takibinin devamına, dava tarihi itibari ile dava değeri üzerinden taktiren %40 oranında hesaplanan inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin isabetli olduğu-
"Bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verilen dava dışı şirketin adına tescilli bulunan markaları davalıya muvazaalı olarak devretmesi nedeniyle TBK 19 gereğince açılan tasarrufun iptali ve markaların yeniden dava dışı borçlu şirket adına tescilli için açılan davaların devam ettiğini" belirten davacı bu davada "davalı adına tescili sağlanan markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini" talep etmiş olup muvazaa iddiasının tasarrufun iptali davasında değerlendirilecek nitelikte olduğu ve marka devir işlemi muvazaalı ise o dosyada verilecek kararlarla TPE nezdindeki tescil işleminin değerlendirileceği, ayrıca henüz marka başvuru aşamasında olan ve yine dava dışı şirketin davalıya devrettiği başvuru için de henüz tescil yapılmamış olması sebebiyle davanın mevsimsiz açıldığı ve yine bu başvuru ile ilgili yapılan devir işleminin tasarrufun iptali davasında da değerlendirilecek nitelikte olduğu-
Asıl-alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde; "biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığının, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının,alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığının, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığının, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığının, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığının, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığının, alt işverene verilen işte, asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Davalının yüklenmiş olduğu asıl işi, alt işverene kendi işyerinde kendi alet ve tesisatı ile gördürmekte olduğu, İş K. mad. 2/6 uyarınca, asıl işin alt işverene gördürülmesinin, ancak asıl işin bir bölümü için geçerli olabileceği ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi için, verilen işin, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olması gerektiği- Davalının faaliyet konusu, işletmenin ve işin niteliği de dikkate alındığında, somut uyuşmazlıkta alt işverene verilebilecek bu nevi bir uzmanlık gerektiren iş bulunmadığı, davalı şirket, "yüklendiği işin organizasyonunu ve yönetimini yaptığını, üretimi alt işverenlere yaptırdığını" beyan etmiş ise de, asıl işin tamamının alt işverene verilmesi halinde geçerli bir alt işveren-asıl işveren ilişkisi olmayacağı ve buna göre davalılar arasındaki alt-asıl işveren ilişkisini muvazaalı olduğu ve davacının baştan itibaren davalının işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, işe iadenin mali sonuçlarından muvazaalı bir hukuki ilişki içerisine giren her iki davalıda müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı-