Hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu- Davacılar vekili, davalı-borçlu aleyhine açılan davada hükmedilen alacağının tahsilinin engellemesi amacıyla davalı-borçlunun mallarını kaçırdığı iddia ettiğinden, mahkemece anılan dosyanın kesinleşmesi beklenerek, davanın TBK. mad. 19 gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken "davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararı olmadığı"ndan bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı tarafından hacizli bir taşınmazın satın alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle tasarrufun iptaline ilişkin mahalli mahkemece verilen kararın onanması gerektiği-
Davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak açılan tazminat istemine dayalı somut uyuşmazlıkta, tarafların kanunun emredici hükümlerine aykırı davranmadıkça sözleşme serbestisi bulunduğu-
Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasında, yargılama sonrasında dava konusu gayrimenkulde davacının da katkısı olduğu kabul edilerek davacı lehine davanın kabulüne karar verilmesine göre katkı payı davasının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak karar içeriğine göre alacağın doğum tarihi belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken katkı payı dava dosyası incelenmeksizin hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı muvazaa tespiti yapılan sözleşmeden sonraki sözleşmeler kapsamında sonradan işe girdiğinden “davacının muvazaa tespiti yapılan dönem sonrası” gerekçesi ile önceki muvazaa tespit kararının esas alınmamasının hatalı olduğu- Mahkemece sonraki sözleşmenin muvazaalı olup olmadığı, asıl-alt işveren ilişkisinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı yönünden inceleme yapılması gerektiği- Muvazaa tespit edilen hizmet alım sözleşmesi döneminden sonra yapılan ve davacının çalıştırılmaya başlandığı ihale döneminin ayrıca incelemeye tabi tutularak, yeni dönemde yapılan hizmet alım sözleşmesinin kanunda belirtilen asıl-alt işverenlik unsurlarını taşıyıp taşımadığı, hizmet alım sözleşmelerinin işçi teminine yönelik bulunup bulunmadığı ve muvazaalı bir ilişki olup olmadığının belirlenmesi ve bu kapsamda davacının tabi olduğu hizmet alım sözleşmeleri ve ekleri diğer delillerle birlikte incelemeye tabi tutularak ve mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak hizmet alım sözleşmesine konu olan işin “asıl ya da yardımcı iş” olup olmadığı, dava dışı firmaların üstlendiği mal veya hizmet üretimi için belirli bir organizasyona, uzmanlığa ve hukuksal bağımsızlığa sahip olup olmadığı, başka bir anlatımla üstlendiği işe ilişkin ekonomik faaliyetin bağımsız yönetimini üstlenip üstlenmediğinin, yani asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının tereddütsüz biçimde tespit edilmesi gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının davalıdan alacağının var olup olmadığının anlaşılması için katkı payı alacağı davasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davacı yanca davadan feragat edildiğinden, vekille temsil olunan davalılar lehine dava değeri üzerinden yürürlükte bulunan tarife hükümleri uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası iddiasına dayalı açılan eldeki davanın herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği dikkate alındığında, davacıların temlikten uzun süre geçtikten sonra dava açmalarının iyiniyetle bağdaşmayacağı şeklinde ki gerekçeyle davanın reddedilmiş olmasının hatalı olduğu-
İİK.'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali ve BK. mad. 19 uyarınca işlemin iptali taleplerine ilişkin açılan davada, İİK'nun 277.maddesine göre davanın görülebilmesi için gerekli olan kesinleşmiş ve varlığını devam ettiren bir takip olmadığından davanın reddi kararı yerinde olup, aynı davada terditli olarak talep edilen BK'nun 19.maddesi gereğince davanın reddi yerinde olmayıp işin esasına girilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun görev yaptığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Mahkemece sadece muvazaanın tespit ile işlemin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, kurum tarafından yapılan sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-