Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Davacı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği teslim edilmesi gereken dairenin tapusunun verilmemesi üzerine anılan alacak davası açtıklarını, bu aşamada mal kaçırma amacı ile dairenin davalı üçüncü kişiye satışının yapıldığını belirterek, satışın iptali ile tapunun borçlu adına tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davalılar arasında mal kaçırma amacı ile muvazaalı yapıldığı ileri sürdüğünden, HMK. mad. 33 uyarınca, hukuki nitelendirmeyi yapmakla yükümlü mahkemenin,  icra dosyasındaki alacağın tahsil edilip edilmediğini araştırarak, tahsil edilmemiş ise olayı TBK'nun 19.maddesi gereğince değerlendirmesi ve sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
Ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Ehliyetsizlik iddiası yönünden mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olup muvazaa iddiaları yönünden ise; temliklerin muvazaalı olduğu hususu davacılar tarafından usulünce kanıtlanamamış olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ortak mirasbırakan anneleri F.ye L. Lömen’in 56 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümünü davalı kızına satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payı oranında adına tesciline-
Davacı taşınmaz cebri icra yolu satılarak 3. kişi adına tescil edildiğinden ıslah ile talebini bedele dönüştürmüş olmasına rağmen, mahkemece miras payı oranında tapu iptali ve tescil hükmü kurulmuş olmasının hatalı olduğu (HMK. mad. 26)-
Muvazaa nedeniyle açılmış olan davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteği-
Davanın TBK mad. 19'a dayalı olarak açılmış olduğu, davacı, alacağının doğumundan sonra (trafik kazası tazminatı) davalı borçlunun davalının babası dava dışı kişiden almış olduğu borçlara karşılık dava konusu gayrimenkullerin davalıya devredildiğinin kabul edildiği, dava konusu gayrimenkullerin devir bedeli ile gerçek bedeli arasında 1 mislini aşan fark olduğunun belirlendiğinden, davalı asilin bütün temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle kararın onandığı-
Dava, TBK. mad. 19 gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davası olarak değerlendirilmiş ise de, dava dilekçesine, davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarına göre, dava İİK'nun 277 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğundan, ve dava dayanağı takip dosyasında yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi, İİK. mad. 143 gereğince aciz belgesi de sunulmadığından, davalı borçlunun aciz halinin ispatlanmamış olduğu ve davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşine dava konusu taşınmazı satın alması için vekalet vermesinin tek başına muvazaa olgusu için yeterli olmadığı-
Davacının boşanmadan kaynaklanan alacağı için açtığı takibin semeresiz kaldığı, boşanma davasının açıldığı tarihten sonra davalı borçlunun dava konusu taşınmazları elinden çıkardığı uyuşmazlkta, mahkemece işin esasına girilerek  satış silsilesinin içinde borçlu tarafından ilk satış işleminin tarafı olan kişinin davaya dahili sağlanarak, gerekirse taşınmazların son maliklerinin de tesbiti yapılarak taraf teşekkülü yapıldıktan sonra tüm satışlar yönünden TBK 19'daki muvazaa olgusunun araştırılarak, bu olgunun isbatı halinde davanın kabulü ile borçlu veya davacı adına tesciline gerek olmadan davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, "davanın TBK 19'a dayalı olarak açılması halinde sadece davacı adına tescilini isteyebileceğini, oysa davacının haciz ve satış yetkisi istediğini, İİK 277 vd. uyarınca tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için ise elinde aciz vesikası olmadığı gibi 5 yıllık hakdüşürücü sürenin de geçtiğinden bahisle davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-