Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği- Herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu (HMK. mad 190, ve TMK. mad. 6)- Mirasbırakanın davacıya da daire aldığı ve davacı adına tescil ettirdiği davacının da kabulünde olduğu, davacı tanıkları dava konusu devrin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmuşlarsa da, davalı tanıkları "mirasbırakan tarafından davacıya bir daire almasının yanında ilk eşinden olan dava dışı ve davalı çocuklarına maddi yardımda bulunduğunu" belirtmiş olduğundan, davacılar tarafından temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının usulen kanıtlanamadığı-
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- HMK mad. 190 ve TMK mad. 6 hakkını dayandırdığı olguları tarafın ispat ile yükümlüğü olduğu ve açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasız olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaasına dayalı tazminat davasının taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği- "Genel yetki kurallarının geçerli olduğu ve davanın ilk açıldığı yer mahkemelerinin yetkisine itiraz edilmediğinden, mahkemenin karşı yetkisizlik kararının doğru olduğu" şeklindeki karşı görüşün kabul edilmediği-
TBK mad. 19 uyarınca "dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali" istemine ilişkin açılan davalarda, davacıların (borçlulardan alacaklı olmaları) hukuki yararlarının olması ve muvazaa olgusunun tesbiti için iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılması gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada, tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verildiğinde, davacının zararının oluşup oluşmayacağı ve oluşacak ise nasıl giderileceğinin saptanması gerektiği- Davalının taşınmazı davacıdan temlik aldıktan sonra borçları nedeniyle icra-i ve kamu haczi konulduğu, ile çekişmeli temlike konu kredi nedeniyle ipotek tesis edildiği görüldüğünden, mahkemece dava taşınmazın dava tarihinde üzerinde çekişmeli takyidatlar yokmuş gibi rayiç değeri ile üzerindeki çekişmeli takyidatlarla birlikte rayiç değerinin keşfen ayrı ayrı saptanması, takyidatsız değerden takyidatlı değerin çıkarılması, ortaya çıkan farkın davacının zararı olduğunun tespiti, daha sonra inançlı işlem ve TBK. mad. 97 uyarınca davacı tarafın yatırması gereken bedelden belirtildiği üzere tespit edilen farkın (davacının zararı) çıkarılması ile ortaya artı bir bedel (pozitif çıkması halinde mahkemece bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için (yatırmaması halinde hukuki sonuçları da hatırlatılmak suretiyle) davacı tarafa usulüne uygun süre verilmesi, yatırması halinde mevcut hali ile çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada davacı dava dilekçesinde sonraki satış yapılan kişilerin belirlenemediğini, belirlenmesi halinde davaya dahil edileceğini belirtmiş olup, mahkemece dava konusu araçları satın alanların son malike kadar isimleri belirlenmiş olarak, davacıya dava dahili sağlanması için süre verilmesi ve taraf teşekkülü sağlandıktan sonra tüm kayıt malikleri yönünden TBK'nun 19. maddesindeki muvazaa olgusunun araştırılarak var olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne, tümü yönünden muvazaanın varlığının ispatlanmaması halinde dava bedele dönüşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerektiği- Pakalı araç hurdaya ayrılmadan önce satılmış olup, hurda demir olarak ekonomik bir değer ifade ettiğinden salt hurdaya ayrılmış olması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi de isabetsiz olduğu-
Mirasbırakanın temliki bağış suretiyle ve gerçek iradesine uygun şekilde yaptığı gözetilerek muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Mirasbırakanın davalı çocukları tarafından bakılması karşısında minnet duygusuyla temlikin yapıldığı, mirasbırakanın terekesinde başkaca taşınmazların da bulunduğu, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde temlikin saklı payları ihlal kastıyla yapıldığının kanıtlanamadığı gözetilerek tenkis isteğine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı, bunun mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerektiği- Mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğlu davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği anlaşıldığından, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mirasçılar tarafından ileri sürülen bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasının dinlenmeyeceği, bu hakkın bakım alacaklısına ait olduğu- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı akitlerden olduğundan, tenkise tabii olmadığı-
Bakım alacaklısının, bakım borçlusunun ölümü nedeniyle sözleşmeyi bozması (feshetmesi) halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılardan geri isteyemeyeceği, sadece borçlunun iflası halinde iflas masasından isteyebileceği miktara eşit olarak borçlunun mirasçılarından tazminat isteyebileceği-Ölünceye kadar bakım akdinin feshi ile ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin davada, bakım borçlusunun davalı dışındaki mirasçılarının davaya katılımlarının sağlanması gerektiği-