TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davaya konu taşınmazlardan borçlunun bir başka alacaklısının takip dosyasındaki ihaleden satılarak ihalenin kesinleştiği görülen taşınmaz yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer taşınmaz yönünden ise satılıp satılmadığı araştırılarak, satılıp ihale kesinleşmiş ise bu parseller yönünden de yine konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi aksi durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava, davacının alacağına kavuşmasının önlenmesi için yapıldığı iddia olunan tasarrufların muvazaa nedeniyle İİK'nun 277 vd maddeleri uyarınca, olmadığı taktirde TBK 19.maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkin olduğu; bu davalar tasarruf konusu taşınmazların aynına yönelik olmayıp, alacaktan kaynaklı şahsi hakka ilişkin olduğu-6098 sayılı TBK 19. maddesinde düzenlenen ve üçüncü kişi tarafından açılan muvazaa sebebine dayalı davaların yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca her zaman ikame edilebileceği, davanın görülebilirlik şartlarının, tasarrufun borçtan sonra yapılmış olması ve geçerli bir alacağın bulunması olduğu, bunlardan başka mevcut bir icra takibi ve aciz vesikasının aranmayacağı, bu şekilde dava kabul edildiği takdirde 2004 sayılı İİK 283. maddesinin kıyasen uygulanarak alacaklı davacı üçüncü kişiye kayıt tashihine mahal olmaksızın tasarrufa konu mal varlığı üzerinde alacakla sınırlı olmak üzere icra yetkisi tanınmasına, emval elden çıkarılmış ise nakden tazmine karar verilebileceği-
Tasarrufun iptali davası-
Kurumlar tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamaya ilişkin muvazaa iddialarının genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği ve ispat yükünün davacıda olduğu- Mahkemece davalının alacağını ispat edemediği belirtilmişse de, davacının hangi delille davalının yaptığı muvazaayı ne şekilde ispat ettiği hususunun gerekçelendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken kararda bu gerekçeye de yer verilmeden fiili direnme yaratarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
TBK’nin 19. maddesine göre açılan davada alacaklı ve borçlu arasındaki muvazaa ilişkisinin tespitine ilişkin olup, genel mahkemelerde görülen bu davada mahkemenin İcra Mahkemesinin yerine geçerek takibin iptaline değil 'borçlu olunmadığı' konusunda tespit hüküm kurması gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz davalı borçlu tarafından ilk olarak 04.12.2008 tarihinde davalıya satıldığı, davanın ise görevsiz mahkemede 12.03.2014 tarihinde beş yıllık hakdüşürücü süreden sonra açıldığı, bu halde mahkemece, davanın İİK'nun 284.maddesi gereğince hakdüşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekeceği- Genel hükümlere tabi olan BK 19 a dayalı davalarda son malikin de davada taraf gösterilmesi gerektiği-
İİK. 277 vd. maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen, kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflar olup; muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekteyken, İİK. 277 vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmeyeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı TBK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelendirmesi gerektiği-
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemesi gerekeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı BK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelemesi gerekirken, yazılı şekilde nitelemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Dava konusu taşınmaz ile ilgili satışın iptaline karar verilmesi için taşınmazı devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekeceği, bu halde ise davalıdan taşınmazı devir alan dava dışı şirketin de davaya dahil edilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre davanın en geç tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerekeceği-
Muris muvazaası, olmadığı takdirde 6098 sayılı TBK’nun 19. (mülga 818 sayılı BK’nun 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı trafik kaydının iptali istemi-
Boşanmaya neden olan olaylar incelendiğinde; taraflar arasındaki boşanmanın muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceğinden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-