Davacı tarafça temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatı bakımından gösterilen tanıklar dinletilememiş ise de delil listesinde dayanılan diğer delillerden mirasbırakanın PTT'den emekli olduğu ve maaş aldığı, temlik tarihi itibariyle ... parsel sayılı taşınmazda davalıya devrettiği paylar dışında üç mesken ile bir dükkana isabet eden payın daha adına kayıtlı olduğu, ayrıca memleketinde çok sayıda taşınmazının bulunduğu, yüklü miktarda malvarlığı ve geliri olan mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir nitelikte büyük bir ihtiyaç ya da haklı bir nedeninin bulunduğundan söz edilemeyeceği- Cevap dilekçesinde "... numaralı meskenlerin kat irtifakına ayrılan payların bedeli karşılığında davalıya satıldığı" savunulmuş, davalı tanıkları tarafından da mirasbırakanın köyünde yaptırdığı ev nedeniyle davalı oğluna yüksek miktarda borçlandığı, zaman içerisinde aldığı paraların listesini tuttuğu ve en sonunda dava konusu dairelere tekabül eden payı başkasına satmak yerine rayiç bedelini emlak işi yapan kişilerden öğrenip aradaki farkı nakit olarak almak suretiyle oğluna sattığı beyan edilmiş ise de mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre köyde inşa edilen ev ile devri yapılan iki dairenin değerleri arasında oldukça yüksek oranda fark bulunduğu gibi davalının fark bedeli ödediğine dair bir belge de sunulmamış olduğu, murisin borcunu ödemek gibi bir gayesi olması halinde sadece bir daireye tekabül eden payı devredip aradaki farkı nakit olarak alması gerekirken, İstanbul'da bulunan iki ayrı daireye ait payları devretmesini gerektirir bir nedenin bulunmadığı, bunların yanında, davalının murisin tek erkek evladı olduğu, dinlenen davalı tanık beyanlarına göre de kök murisin kızı ... ile aralarının iyi olmadığı ve hiç konuşmadıkları dikkate alındığında "mirasbırakanın davaya konu payları mal kaçırmak kastıyla ve muvazaalı olarak üstün tuttuğu tek erkek evladına devrettiği" sonucuna varıldığı- Resmi akitte gösterilen satış bedeli ile dairelerin mahkemece belirlenen gerçek değeri arasında fahiş bir fark da bulunmadığı, Yargıtay'ın yerleşik kararlarında kabul edildiği üzere salt bedeller arasındaki oransızlık muvazaanın varlığının kanıtı için tek başına delil olmasa da tüm deliller ile açıklanan objektif olgular bir arada değerlendirildiğinde muvazaanın varlığının bir göstergesi olduğu- "Davalı tarafın gösterdiği tanık dahil tüm delillerle karşı ispat faaliyetini gerçekleştirerek, köyünde yaptırdığı ev nedeniyle oğluna yüksek miktarda borçlanan murisin zaman içerisinde aldığı borç paranın listesini tuttuğu, mirasçıları arasında hak kaybı olmaması için de dava konusu daireleri başkasına satmak yerine rayiç bedelini öğrenip aradaki farkı nakit almak suretiyle oğluna sattığını ve böylece temlikin bedeli karşılığında yapıldığını kanıtladığı, bu durumun davanın davacılar yararına sonuçlanmasında hukuki yararı bulunan murisin ikinci eşi tarafından dahi dile getirildiği, ayrıca davalının alım gücü bulunduğu gibi murisin çok sayıda başka taşınmazının da bulunduğu gözetildiğinde iddianın kanıtlanamadığı, davalı tanık beyanlarından da davacılar lehine sonuç çıkarılmasının HMK'nın 191. maddesine uygun olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme so ...