Tahliye taahhütnamesinin ilk kira sözleşmesi ile birlikte verildiği iddiası, tahliye taahhüdünün serbest irade mahsulü olmadığı, yani ikrah ile verildiği iddiasını da kapsadığından, tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Davanın muavaza nedeni ile açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşıldığından, Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulmasının gerekeceği-
Alacağın haricen tahsil edilmesi nedeniyle iptal davasından feragat edilmesi halinde, mahkemece, tarafların delillerinin toplanması, yasa maddelerinde düzenlenen iptal şartlarının oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesi, davanın açılmasına davalı tarafın neden olup olmadığının irdelenmesi ondan sonra İİK.nun 281/son maddesi göz önünde bulundurularak hasıl olacak sonuca göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin bir karar verilmesi gerekeceği-
Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu-
Mahkemece muvazaa iddiası hakkında objektif ve sübjektif unsurlar araştırılarak bir sonuca varılması gerektiği- Somut olay açısından konutun gerçek değerinin çok altında bir değer üzerinden işlem yapıldığı tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, objektif unsurun bulunduğu, mahkemece bu hususlar ve dosya kapsamı incelenerek sübjektif unsurun gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirerek varılacak sonuca göre tapu iptal tescil talebi konusunda bir hüküm verilmesi gerektiği-
Davacılardan baba, yargılama sırasında ölmüş olup, mirasçılarının davacılar ile birlikte bir kısım davalılar olduğu anlaşıldığından, dava sırasında ölen babanın payının, miras yoluyla davacılara 1/20 şer oranda intikal edeceği ve kendi payları olan 3/20 payın da ilavesi suretiyle davacıların her birine 4/20 pay üzerinden ve  taşınmazda da temlik edilen pay yönünden tescil kararı verilmesi gerektiği-
Davacının söz konusu katkıyı evlilik birliği içinde yaptığı ve açtığı davaya konu alacağının da tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerekli olup, davanın reddine dair verilen karar sonrası dosyaya giren katkı payı alacağı ilamının kesinleştiği ve bu ilama dayalı olarak başlatılan icra dosyasında borçlu aleyhinde alınmış kesin aciz belgesi de dosyaya eklendiğinden, mahkemece davacının alacaklı olduğu icra dosyasına özgü olarak işin tasarrufun iptali davasının esasına girilerek davanın diğer şartları araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Murisin ölüme bağlı tasarrufları ile ( vasiyetname veya miras mukavelesi şeklindeki ) sağlar arası ( hibe gibi ) tasarruflarının koşullarının varlığı halinde Türk Medeni Kanununun 560 ilâ 571. (565 ila 699) maddelerinde düzenlemesi yapılan tenkis davasına konu olabileceği, oysa somut olayın gerçekleşme tarzı gözetildiğinde tenkis davasının unsurları bulunmadığından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali - tescil ve tenkis davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davasını özellikle BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekeceği-