Tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret olan sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerli olduğu ve miras bırakan tapuda kayıtlı olmayan zilyet ettiği taşınmazını "enkaz satış sözleşmesi" ile temlik ettiğine göre 01/04/1974 tarih ve 1/2 s. İBK'nın uygulama yeri olmadığından davanın reddinin gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının açılması için takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunması gerekeceği- Borçlunun adresinde ihtiyati haciz tatbik edilmesinden sonra, borçlu adına çıkarılan ödeme emirlerinden hiçbiri tebliğ edilmediğinden, icra takibinin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği ve bu durumda, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekeceği-
İ.lı temlik iddiasının yazılı delille ispatının gerekeceği, tapu iptal ve tescil isteği bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğiyle açılan davada, kanuni dayanak TBK. mad. 19 olduğundan uyuşmazlığın çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu- Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulabileceği- Çekişme konusu taşınmazın dosya kapsamıyla belirlenen değeri itibariyle temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis istemiyle açılan davada, miras bırakanın mirasçıdan mal kaçırma amaçlı temlik yaptığının kabul edilebilmesi için temlik edilen taşınmazın tapuda sicil kaydının muris adına olması gerektiğinden, tapu iptal ve tescil isteğinin reddi gerektiği- Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK. mad. 564) araştırılması, bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşullan ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerektiği- Tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurulmasının gerektiği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Evleviyatı murisle ilgisi bulunmayan taşınmaz üzerine tedbir kararı konulmasının isabetsiz olduğu-
Gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan M.K.'nun 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı- İ. sözleşmelerinde taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilecekleri, bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilecekleri-  İ. sözleşmelerinin bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu, bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiği- İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu-  İ. sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerektiği, bunun dışındaki bir kabulün, hem İçtihadı Birleştirme Kararı'nın kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamayacağı-
Zemininde bina bulunan ancak kat mülkiyeti ya da kat irtifakı henüz kurulmamış bir taşınmazda bağımsız bölüm satış vaadi geçerli kabul edilmiş, böyle bir satış vaadi söz konusu ise bağımsız bölüme tahsis edilecek arsa payı oranının bilirkişi görüşünden yararlanılarak saptanması her zaman olanaklı bulunduğundan bağımsız bölüme düşen arsa payı oranı satış vaadi sözleşmesinde gösterilmemiş olsa bile bu sözleşmenin geçerli olduğu-