Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar üzerindeki haczin davacı bankanın bilgisi ile kaldırılarak satışın yapılması halinde, bu satışlar hakkında açılan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Cebri icra ile yapılan satış taşınmazı satın alan davalılar yönünden tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Borçluların annesinin ve yengesinin borçluların mali durumu hakkında bilgi sahibi olmamasının mümkün olmadığı, satışın miras taksimi nedeni ile yapıldığı da ispatlanamadığından, tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından ortakları ile borçlular arasında organik bağ bulunduğu sabit olan davalıya fahiş bedel farkı ile satılan taşınmaz hissesi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davanın tefriki sonrası hakkında verilmiş bir karar olmayan kişi lehime vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olacağı- Hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddedilen davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz davalı bankanın alacağı nedeni ile cebri icra yolu ile satılmış, alacaklı banka tarafından alacağa mahsuben satın alındıktan sonra iptali istenilen satış ile davalıya satılmış, davalı banka "bu satışa rağmen henüz borçludan olan alacaklarını tahsil edemediklerini, davacının talebi ile satış iptal edilse bile öncelikle kendi alacaklarının tahsil edileceğinden davacı açısından bedel kalmayacağını bu nedenle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını", davacı ise "bankanın alacağını tahsil ettiğini" ileri sürdüğünden, öncelikle davalı bankanın alacağını tahsil edip etmediği, etmemiş ise ne kadar alacağı kaldığının tesbiti ile davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği-
... parsel sayılı taşınmaza yönelik temyizine gelince, toplanan deliller ve tanık anlatımlarından, aralarında yaş farkı olan davalıya, miras bırakanın ... parsel sayılı taşınmazı evlilik hediyesi olarak verdiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, ... parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Boşanmış olan eşler arasında devam eden mal tasfiyesine ilişkin dava sırasında eşlerden birinin diğerinden mal kaçırmak için evlilik birliği içinde edindikleri nizalı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiği iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasında, tasfiye talep eden davacı eşin diğer eşten dava neticesinde alacaklı olma ihtimali bulunduğundan, mal tasfiyesine ilişkin davanın sonucunun bekletici mesele yapılarak hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği-
Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçıların tereke üzerinde hak sahibi olacağı-Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması hâlinde saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek”açabileceği-
Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamanın hakimin doğrudan görevi olduğu- 3.kişilerin danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği- Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerektiği- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu-Somut olay itibariyle; 01.07.1963 olan temlik tarihinde davalının üç yaşında olduğu ve satış bedelinin ödendiği de kanıtlanamadığına göre, murisin yaptığı işlemin gerçek satış değil bağış olduğunun kabulü gerektiği-
Parsel numarasında yapılan yanlışlığın esasa müessir olmadığı ve HMK. mad. 114 gereğince, davalının rızasına bağlı olmaksızın, aynı Yasanın 183. maddesi gereğince her zaman düzeltilmesinin olanaklı olduğu- Parsel numarasında yapılan hatanın düzeltilmesi için, "ıslah" yapılmasına gerek bulunmadığı- Davacı da, gerekli düzeltme talebinde bulunduğuna ve keşifte doğru parseli gösterip, doğru parsel üzerinde keşif yapıldığına göre, mahkemece, davacının davasının mirasbırakandan intikal eden parselin üçüncü kişilerden satın alma yolu ile edinilen diğer parsellerle birleşerek oluşan parselle ilgili olduğu gözetilerek, muristen davalıya temlik edilen taşınmazın tevhit parseline oranlanarak ve davacının miras payı da nazara alınarak, gerekirse bilirkişi incelemesinde başvurularak birleşerek oluşan sayılı parsel bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazların murisle ilgisinin ispat edilemediği, murisin anılan taşınmazlar bakımından davalılara temlikinin söz konusu olmadığı, taşınmazların dava dışı kişi ve davalının haricen satışı nedeniyle kadastro tespiti sırasında diğer davalı H. adına senetsizden tespit ve tescil edildikten sonra davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşıldığından, bu davalı adına kayıtlı olan parseller bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-