Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olup; söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekeceği- Temlikin muvazaalı olduğunun davacılar tarafından usulünce kanıtlanamadığı-
Ölünceye kadar bakma akti yapıldığı tarihinde murisin 78 yaşında olduğu, davalının murisle birlikte yaşayıp onunla ilgilendiği, ihtiyaçlarını karşıladığı, bu durumda temlikte gerçek amacın mal kaçırmak olmayıp, gerçekten bakılmak olduğu, murisin ölünceye kadar bakım koşulu ile taşınmazı temlik ettikten sonra ölene kadar bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığı, dolayısı ile temlikin muvazaalı olmadığı sonucuna varıldığı-Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün olmadığı- Davalıya ölünceye kadar bakma aktiyle devredilen bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi, diğer davalıya temlik edilen traktör bakımından öncelikle muris tarafından yapılan temlike ilişkin dayanak belgelerin temini ile TBK.'nun 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi, diğer parsel bakımından da davalının denkleştirme savunmasında bulunduğu gözetilerek mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır- taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece murisin aşırıya kaçmayan, makul ölçülerde ve kabul edilebilir bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak için tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış akti ise şekil noksanlığı yönünden geçersiz olduğu, ancak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların, taşınır mal niteliğinde olduğu ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmelerinin hiçbir biçim koşuluna bağlı olmadığı, bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarrufun geçerli olduğu- Mirasbırakanın sağlığında, gerek 3.kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde tenkise tabi tutulacağı-
Davacı tarafından ikinci kademede tazminat talebinde bulunulduğundan, tapu iptalinin reddine karar veren mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği- İ.lı işlemin yazılı delil ile ispatı gerektiği- Altsoy ile üstsoy arasındaki inançlı işlemin ispatında yazılı delil gerekli midir?
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın “muris muvazaası” hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; murisin yeğeni olan davacının yasal mirasçılığı veraset ilamı ile sabit olup, muris muvazaasına dayalı dava bakımından dava ehliyetinin bulunduğu-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği- Davacının danışıklı işlemde bulunduğunu iddia ettiği davalıdan bir alacağı bulunmadığından (davalı aleyhine açtığı nafaka davasından feragat etmiş olduğundan), muvazaaya dayalı açıllan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, dava dışı şirket ile kar payı ortaklık sözleşmesi yaparak sessiz ortak olduğu - Bir miktar ödemede bulunup ortaklık sertifikası aslını düzenleyen dava dışı X ile davalı şirketlerin Y Şirketler topluluğuna dahil şirketler olduğundan, tüzel kişilik perdesinin aralanması kuralı gereğince davalıların sorumluluğunun söz konusu olduğu-
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerektiği- Davacı Veterinerlik Fakültesinde temizlik işçisi olarak alındığını, hayvan bakıcılığı ve çiftlik işlerinde çalıştırıldığını iddia etmiş, davacı tanığı temizlik dışında hayvanların yemlenmesi, süt sağımı, sütün süthaneye taşınması, hayvanların doğumunda gözetim gibi işlerin yapıldığını beyan etmiş, davacı SGK işyeri giriş ve ayrılış bildirgelerinde temizlik işçisi olarak görüldüğü, mahkemece yapılan işlerin ağırlığı ihale ile alınan işin temizlik işi olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği, dosyada bulunan ihale şartnamelerinde genel temizliğin içerisine hayvan ve hayvan barınaklarının temizliği, bakımı, tarım alanlarının temizliği, tarım ürünlerinin ekimi, dikimi, toplanması gibi temizlik işinin ötesinde tarım işi niteliğinde işlerin temizlik adı altında işçilere görev olarak verildiği ve tanık beyanlarından bu işlerin bizzat yürütüldüğü anlaşıldığından, ihale şartnamelerindeki işin kapsamından verilen işin temizlik işi ile sınırlı olmadığı ve.üniversitenin sayılan tarım işlerinde davacı gibi çalışan kadrolu işçilerinin bulunması halinde muvazaanın varlığının kabulü gerektiği- Verilen iş baskın olarak temizlik işlerini aştığından Üniversiteye bağlı çalışan toplam tarım işçisi sayısı tespit edilerek 50 işçiden fazla işçinin tarım işlerinde çalışması halinde İş Kanunu uygulanabileceğinden buna göre ilave tediye alacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı tarafından inançlı işleme dayalı olarak davalıya temlik edilen taşınmazla ilgili olarak, "İbraname ve Taahhütname" başlıklı belgede borcun ödenmesi konusunda bir tarih belirlenmiş ve bu tarih geçmişse de, davalının alacağına karşılık taşınmazı devraldığı halde, alacağından da vazgeçmeyerek davacı hakkında icra takibi yaptığı da gözetilerek, borcun tamamı ödenmemiş ise, TBK. mad. 97 uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği- Birikmiş kira alacağı yönünden, davalı aleyhine daha önceden açılmış olan ve kısmen kabul edilen alacak davasının karar düzeltme aşamasında olduğu görüldüğü halde, anılan dava dosyasının neticesinin beklenmeden bu taşınmazla ilgili alacak davası yönünden sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu- Kendisini vekil ile temsil ettiren ve hakkında dava reddedilen davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tanık anlatımlarından; mirasbırakanın ölünceye kadar davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, yurt dışında birlikte çalıştıkları, Türkiye'de de birlikte hayvan alım satımı ile uğraştıkları, murisin taşınmazlarında yine davalının çalıştığı, elde edilen gelirlerin ise aile büyüğü olması sebebi ile mirasbırakan tarafından alındığı, dava konusu taşınmaz ile üzerindeki besihanenin de her ikisinin çalışması ve geliri ile edinildiği, murisin, davalı dışındaki çocukları ile de beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, öte yandan evrak arasına alınan tapu kayıtlarına göre murisin geride 6 parça taşınmazının bulunduğu, bu taşınmazları da mirasçıların kendi aralarında haricen taksim ettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği-