Davalı ........... Bankası A.Ş. dava konusu ipoteğin dayanağı olan................. sayılı dosyasındaki ............... TL alacağını ............. tarihinde............ Varlık Yönetim A.Ş.'ye devir ve temlik etmiş olup davalı ............ Bankası A.Ş.'nin taraf sıfatı sona erdiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince devreden ve devralanın yargılama giderlerinden sorumlu olduğu gözetilerek temlik alan ............ Varlık Yönetim A.Ş. ile birleşen .............. Varlık A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, yargılama giderlerinden de devreden ve devralanın müştereken sorumlu tutulması gerekeceği-
Dava konusu asıl alacak ve tüm ferilerin, 20.07.2022 tarihli temlikname ile davacı Al. İnşaat Ltd. Şti. tarafından ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ye temlik edilmiş olduğu, yargılama sırasında yapılan bu temlikin, maddi hukuk bakımından alacağın temliki sözleşmesi ise de usul hukukuna yansıyan sonucu dava konusunun devri olduğu, bu durumda temlik alan, devreden davacı yerine geçmiş olduğundan dava konusu alacak için devredilen kişi hakkında hüküm kurulmasının gerektiği, bu nedenle mahkemece, dava konusu alacak ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ye temlik edildiğine göre, ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti. hakkında hüküm kurulmasının gerektiği- Mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunmasının, usule uygun sayılamadığı ve bozma sebebi olduğu, bu durumun, usulî müktesep hak kuralının bir çeşidi olduğu; bozma ilamında davacı yüklenicinin sözleşme nedeniyle yaptığı Noter masrafı, karar pulu, All Risk sigorta masrafı, Kamu İhale Kurumu payı ve teminat mektubu komisyon bedelleri, sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları vs. gibi isteyebileceği menfi zarar kalemlerinin ayrıntılı olarak açıklanmış olmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından dava dışı taşeronlara yapılan avans ödemelerinin de menfi zarar kapsamında hesaplanarak bir sonuca ulaşıldığı, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece yapılması gereken işin; bozma ilamında istenebilecek menfi zararlar kapsamında kabul edilen harcamaların toplam bedeli olan 60.770,82 TL bedel üzerinden karar vermekten ibaret olduğu-
Birleşen dava davalısı .............. Yönetim A.Ş. dava konusu alacağı davalı .......... Bank A.Ş.’den temlik almış olduğundan davalı ................ Bank A.Ş.'nin davalı sıfatı sona ermesine rağmen davalı temlik alan ............. Varlık Yönetim A.Ş.'nin taraf olarak gösterilmemesinin ve bu davalı hakkında red kararı verilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı-
HMK 125/2. maddesi gereğince davanın açılmasından sonra, dava konusu alacak davacı tarafından devredilecek olursa devralanın görülmekte olan davada davacı yerine geçerek davaya kaldığı yerden devam edeceği, işbu dosyada itirazın iptali davası bakımından davacı taraf sıfatının sona erdiği, bölge adliye mahkemesince, bu husus dikkate alınmadan taraf sıfatı sona ermiş olan temlik eden davacı huzuru ile yargılamaya devam olunmasının doğru olmadığı-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin dayanağı olan encümen kararının, kesinleşen mahkeme ilâmıyla iptâl edilmesi sonucu sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiş, hukuki imkânsızlık doğmuştur. Ayrıca, kesinleşen mahkeme ilâmına bağlı iptâl kararının gerekçesi tartışılarak somut olayda kusur değerlendirmesi yapılması da doğru değildir. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Bu durumda, davacı yüklenici ancak yaptığı imalatın bedelini talep edebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. Terkin tarihinde eldeki dava derdest olup, davacı şirket yetkililerinin başvurusu üzerine şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bu durumda, yapılan temlikin geçerli olduğu ve HMK 125/2. maddesi hükmü uyarınca, dava konusu alacağı kısmen devraldığı açıktır.
Asıl dava; TMK'nın 713., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı iptal ve tescile ilişkin iken tazminata dönüştürülmüş olup birleştirilen davanın ise tazminat istemine ilişkin olduğu-Mirasbırakandan mirasçılara intikal eden taşınmazların TMK'nın 701. ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu- Elbirliği mülkiyetinde, mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı tescili istenen taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu- TMK'nın 702. maddesi gereğince, tasarrufi işlemlerde oy birliği aranacağı- Mirasbırakanın başka mirasçılarının bulunması halinde bir mirasçının terekeye dahil bir taşınmaz için mirasçı olmayan kişilere karşı kendi adına dava açma sıfatı bulunmadığı- Kazanma koşulları ve süresinin davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu yönde yeterli araştırma ve inceleme yapılmamasının hatalı olduğu-
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...HMK’nın 125.maddesi uyarınca davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder, ya da davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Kredi kartı borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı banka tarafından dava konusu alacağın şirkete temlik edilmesine karşılık bu durumun mahkemeye bildirilmediği ve temlike rağmen davanın temlik eden banka vekili tarafından takip edildiği ve hükmün temlik eden banka lehine tesis edildiği, temlik eden hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Ayrıca kabule göre de bilirkişinin konusunda uzman olmadığı, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesinin doğru görülmediği-
Borçlu hakkında birden fazla takip olduğu ve dava konusu araç yönünden açılmış başkaca tasarrufun iptali davaları da olduğu anlaşıldığından, davalı üçüncü kişilerin aracın bedelinden sadece bir kez sorumlu olmaları nedeni ile hüküm fıkrasına 'tahsilde tekerrür oluşturamayacak şekilde' ifadesi eklenerek tahsile karar verilmesi gerektiği-