Evliliğin devamı sırasında affedilen olayların kusur tespiti bakımından maddi ve manevi tazminatın hükmedilmesinde dikkate alınamayacağına- İspat yükünün iddia ile kendi lehine hak tesis edecek tarafa ait olduğu- İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden tarafa ait olduğu- Eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça; kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki takılar evlilik sırasında kim tarafından takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılacağı- Ziynet eşyalarının elinde bulunmadığını ispat yükümlülüğü kadına it olsa da karşı tarafın bu konudaki ikrarının uyuşmazlığı ortadan kaldıracağı-
Yalnızca nişanın bozulmasının yarattığı elem ve menfaat ihlalinin manevi tazminata esas alınamayacağı- Davalı tarafın, nişanlılık süresinde bir başka kimse ile ilgilenmesi ve nişanlısına hakaret,tehdit içeren sözler sarfetmesi halinde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Manevi tazminatın hiçbir koşulda hakkaniyete aykırı veyahut ceza niteliğine bürünür bir hal alamayacağı-
Davalının başka bir bayanla evlenmiş olmasına rağmen durumu davacıdan gizleyerek görüşmeye devam etmesi, niyetinin ciddi olduğuna dair vaatlerde bulunarak evleneceklerine inandırması nedeniyle davacının ruhsal çöküntü içine girdiği muhakkak ise de, manevi tazminata zenginleşme aracı olmayacak ölçüde hakkaniyete uygun şekilde hükmedilmesi gerektiği-
Nişanın hukuken geçerli olması için belli bir rituel içinde yapılmış olması, nişanın duyurulması(ilan edilmesi) ve aile bireylerinin şahitliği çerçevesinde yapılması gerektiği- Gayri resmi şekilde bir araya gelmiş tarafların nişanlılığından bahsedilemeyeceği; buradan hareketle, taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalının babasının düğün günü öncesi kalp krizi geçirmesi sebebiyle olağan bir şekilde düğünün ertelenmesi ve davalı tarafça düğünün yapılacağı mekan ile ek sözleşme yaparak ileri bir tarih için düğün organizasyonunda anlaşılması halinde davacı yönünden doğal üzüntüyü aşan şekilde manevi zarara yol açıldığından söz edilemeyeceği ve manevi tazminat koşullarının oluşmayacağı-
Davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmayıp, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gereken beyanlar nedeniyle davalıdan talep edilen manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı ile davalının aileleriyle birlikte nişan öncesinde alışverişe çıktıkları, alışveriş sonrasında davalının, davacının "fiziksel yapısından rahatsızlık duyduğuna dair" mesajlar gönderdiği, davalının nişan töreni öncesinde "davacının basenlerini kontrol edilmesine izin vermemesi halinde nişanın yapılmayacağını" söylediği, davalının isteği üzerine bir sonraki gün kuaförde davalı ile davalının kardeşinin "davacının basenlerini kontrol ettikleri", bu olayların etkisinde kalan davacının aynı gün nişanı bozmak zorunda kaldığı olayda, davalının davranışlarının davacıyı küçük düşürücü, kişilik haklarına zarar verici nitelikte bulunduğu; manevi tazminatın yasal koşullarının oluştuğu-
Taraflar arasında nişan töreni yapılmadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 118. maddesinde belirtildiği gibi evlenme vaadi ile yapılmış bir nişanlanma olduğuna dair delil bulunmadığı anlaşıldığından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın aile hukukundan doğmadığı, uyuşmazlığın haksız fiil olarak nitelendirilip buna göre çözümlenmesi gerekeceği-
Nişan ve nişanın bozulmasının sonuçlarına ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu'nun İkinci Kitabında ve Aile Hukuku başlığı altında düzenlendiğinden, müstakil Aile Mahkemesi bulunan yerlerde müstakil Aile Mahkemesinde, müstakil Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerektiği-
Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği(TMK. mad. 121)- Manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerektiği ve bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerektiği-