Avukatlık sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edildiğine göre, sözleşme hükümleri dikkate alınarak belirlenen vekalet ücreti üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği- Hakkaniyet indirimi (TBK. mad. 182) uygulanmak suretiyle belirlenen bedel üzerinden karar verilemeyeceği-
Vekalet ücreti alacağının tahsili istemi-Davacı ile davalı kurum arasında düzenlenen vekalet sözleşmelerinin imzalandığı, .. tarihli sözleşmede "MPM Personel Yönetmeliği işbu sözleşmenin ayrılmaz cüzü olup bütün maddeleri ile geçerli bulunmaktadır" hükmünün yer aldığı, davacının yönetim kurulu kararı gereğince hukuk müşavirliği kadrosuna atandığı, davalı idarenin, yönetim kurulu kararı gereğince çalışma şartlarının değiştirildiği ve davacının anılan değişikliğe karşı açtığı davanın reddedilerek Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılımakla, mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, davacının hukuk müşaviri olarak görev yaptığı taraflar arasında yapılan 02/12/1999 tarihli sözleşmelerin 11. maddesi ve genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerde hukuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin kanun hükmünde kararnamenin 14. maddesi dikkate alınarak yargı yolunun caiz olup olmadığı değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Davalının davaya konu dosyada dava konusu taşınmazdaki hissesini devretmesi nedeniyle davacı avukatın sözleşme ile kararlaştırılan ücret ile mahkemece hükmedilecek ücrete hak kazandığı- Davalı icra takibinden önce, davacı vekilinin banka hesabına ödemeler yapmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise bu ödemeler incelenmemiş ve yapılan hesaplamadan mahsup edilmemiş olduğundan, mahkemece davalının yaptığı ödemeler incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Avukatını, bilirkişi raporu alınmasından sonra azleden davalı, "davacı avukatın kendisine yeterince bilgi vermemesi ve dava devam ederken kendisinden ücret istemesi nedeniyle davacıyı azlettiğini" ileri sürmüşse de, davacının vekâlet ücreti talep ettiği tarih ile azil tarihi arasındaki (yaklaşık 3 aylık) süre dikkate alındığında, davacının davalıdan ücret talep etmesi nedeniyle yanlar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğinin kabulü yerinde olmadığı- Davalının azil işlemi haksız olup davacının vekâlet ücreti isteyebileceği-
Avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki sözleşme ilişkisinden doğan avukatlık ücreti ile yargılama sonunda haklı çıkan taraf yararına hükmedilen ve yargılama gideri niteliğinde olan avukatlık ücretlerinin kaynağı farklı olup, uygulama ve yargısal kararlarda bunlardan ilkine sözleşmeden doğduğu için "akdi vekâlet ücreti", ikincisine ise kaynağını kanundan aldığı ve yargılama sonunda dava ya da takibin karşı tarafından tahsiline karar verildiği için "yasal vekâlet ücreti" ya da "karşı taraf vekâlet ücreti" denildiği- Yargılama giderlerinden olan yasal vekalet ücretine hükmedilebilmesi için dava ya da takipte haklı çıkan tarafın her şeyden önce kendisini bir vekille temsil ettirmiş olması gerektiği; bu ücretin, vekil eden ile avukatı arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklanan akdi vekâlet ücretinden tamamen farklı olup, dava sonucunda haklı çıkan tarafın kendisini bir vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle zarara uğradığı düşüncesinden hareketle yargılama giderlerinden biri olarak kabul edildiği- Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu ve bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği- Bir hükmün ancak davanın taraflarının leh ve aleyhine kurulabileceği gözetildiğinde davanın tarafı olmayıp, yargılamada sadece taraflardan birinin vekili sıfatıyla yer alan avukat hakkında hüküm kurulamayacağı- Avukatlık ücretinden müteselsil sorumluluğun iki durum için öngörüldüğü, bunlardan ilki iş sahibinin birden fazla olması hâlinde iş sahiplerinin avukata karşı olan müteselsil sorumluluğu, ikincisi ise iş sahibinin hasmı ile sulh olması veya her ne suretle olursa olsun anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde, iş sahibi ile karşı tarafın (hasmın) avukata karşı olan müteselsil sorumluluğu olduğu- Tarafların aralarındaki ihtilafı sulhle sonuçlandırdıklarını ispat yükünün avukata ait olduğu- Somut olayda davalı alacaklı ile diğer davalı borçlu arasında düzenlenen protokol her ikisi arasındaki hukuki ilişkiyi kapsadığı, dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu, protokolde avukatın bu şahsi alacağından feragat ettiğine dair açık bir düzenleme bulunmadığından avukatın sulh protokolüne katılmış ve protokolü alacaklı tarafın vekili sıfatıyla imzalamış olması vekâlet ücreti alacağından kendi adına feragat ettiğini göstermeyeceği- Alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen protokolde icra takibinden tüm sonuçlarıyla birlikte feragat edileceği yönünde bir kararlaştırmanın, bir haktan feragatin açık bir şekilde yapılması gerektiği gözetildiğinde, bu yönde bir çekince ileri sürülmemiş olsa bile davacı avukatın vekâlet ücretini kapsadığını söyleme olanağının mümkün olmayacağı-
İcra takibine dayanak belgenin dava dışı kişi tarafından imzalandığı, bu belgede davalının imzasının bulunmadığı gibi, davalı tarafça vekaleten de imzalanmadığı anlaşıldığından, vekalet ücretine ilişkin belgenin tarafı dava dışı kişi olup, davalının bu belgenin tarafı olmadığı, bu durumda davalı yönünden açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiği-
Vekalet ücreti alacağına konu uyuşmazlığın davalı müvekkil tarafından bonoya dayalı olarak aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olarak açılan menfi tespit davası olması halinde davacı avukat tarafından davalının ticari işi kapsamında hukuki yardımda bulunduğunun kabulü ve davaya bakmakla görevli mahkemenin genel mahkemeler olması gerektiği-
Karara esas alınan bilirkişi raporunda, hem akdi hem yasal vekalet ücreti hesaplanmış olup, davalı yanın, icra takibinin vekil ile müvekkil arasındaki vekalet ücretine ilişkin olduğuna dair beyanının göz ardı edildiği, davalı yanca başlatılan takipte hem akdi hem karşı yan vekalet ücreti talep edilmiş gibi değerlendirilerek davalının talebinin raporda belirlenen miktarın altında kaldığı yönündeki değerlendirmesinin doğru olmadığı, davalının başlattığı icra takibindeki talebinin akdi vekalet ücretine ilişkin olduğu nazara alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Vekil lehine hükmedilen vekalet ücreti asilin borcu için haczedilemez ise de vekilin kendi borcundan dolayı haczedilmesinin önünde yasal bir engelin bulunmadığı-
Vekalet ücreti talep edilen tapu iptal ve tescil davasında harca esas değer farklı olup peşin harç da bu değer üzerinden yatırıldığından ve davada ıslah da yapılmadığından vekalet ücretinin, harcın yatırıldığı dava değeri üzerinden hesaplanarak, bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiği-