B. kararıyla neticelenen ceza yargılaması sırasında yapılan avukatlık giderlerinin tazmini için Hazine aleyhine açılan dava-
Davacının davalıyı vekil olarak temsil ettiği 331 adet davada, Avukat Kanunu’nun 164. maddesi gereği akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağı bulunduğu- Davacının davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğinden, mahkemece davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği- Temerrüt faizine ayrıcı temerrüt faizi yürütülemeyeceği-
Vekalet ücreti alacağına ilişkin davada, davacı avukat ile davalı müvekkili arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığından davacı avukat için takdir edilecek akdi vekalet ücretinin takip edilen davanın harçlandırılmış dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği, bu durumda davacının, harçlandırılmış dava değerinin %10 ile %20'si arasında bir ücrete hak kazanacağı, davacının söz konusu dava dosyasındaki vekalet ücretine ilişkin olarak tahsil ettiği alacağının tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu, davacının alması gereken vekalet ücreti alacağından fazlasını almış olduğu, davanın tümden reddinin gerektiği-
Ayıplı taşınmaz satışı sebebi ile maddi ve hukuki ayıpların giderilmesi, mümkün olmaması halinde sözleşmeden dönme ve taşınmazın güncel değerinin tespiti ile tahsili talebine ilişkin olarak davanın reddine dair karar verilmiş olup davalı lehine AAÜT gereğince nisbi vekalet ücreti hesaplanması gerektiği-
Vücut ve sıhhate verilen zararlar için ödenen "manevi tazminat alacağının" haczi mümkün olmadığından (İİK. 82/1-11), takas da edilemeyeceği-
İstinaf incelemesinde yeni karar verilmesi halinde vekalet ücretinin yeni tarifeye göre belirlenmesi gerektiği, belirlemenin bozma yoluyla değil düzelterek onama yoluyla yapılacağı-
Dava dışı muris ile yapılan avukatlık ücret sözleşmesi gereği izaleyi şuyu davasından sözleşme hükümlerine göre, diğer ön alım ve alacak davası için aralarında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığından Avukatlık Kanunu 164/4. madde ve fıkrasına göre davalının, davacının mirasçısı olması sıfatıyla sorumlu olması gerektiği- Muris ile mirasçılarının ücret sözleşmesinin birbirinden bağımsız olduğu ve ayrı ayrı vekalet ücretine hak kazanılıp kazanılmadığı konusunda değerlendirilme yapılması gerektiği-
Boşanma ile birlikte talep edilen maddi ve manevi tazminat ve nafaka istemleri, boşanma talebine bağlı fer’i nitelikteki talepler olup harca tabi olmadığı gibi vekalet ücreti yönünden de dikkate alınamayacağı- Katılma alacağı davasında ise şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerektiği ve bunun da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşeceği- Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu- Boşanma protokolünde davalıların maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminden kaynaklanan her türlü alacak karşılığında 360.000,00-TL üzerinden anlaştığı, boşanma davasında talep edilen 50.000,00-TL manevi tazminatın vekalet ücreti yönünden dikkate alınamayacağı, davacının katkı payı alacağına ilişkin talebini 360.000,00-TL olarak sınırlandırdığı anlaşılmakla, bu miktardan 50.000,00-TL manevi tazminat isteminin düşülmesi sonucu 310.00,00-TL üzerinden akdi vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu 164/4. maddesi gereğince hesaplanarak, sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği- 4-Davalılar, 6502 sayılı Kanunun 73/2. maddesine göre harçtan muaf olduğu halde, aleyhlerine karar ve ilam harcına hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Avukatın, süreli vekaletnamesiyle süre sonuna çakışan işler için sözleşmede belirtilen şekilde ücret kararlaştırılmasının, süreli sözleşmenin amacına uygun düşmediğinden takdiri indirim yapılması gerektiğine ilişkin kabulün hatalı olduğu- Anılan sözleşme hükmünün genel işlem koşulu olarak ve dürüstlük kuralına aykırı hazırlandığı kabulünün mümkün olmadığı ve taraflar arasında imzalanan vekalet ücret sözleşmesinin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilerek sözleşmedeki "avukata verilen işlerin asgari ücret tutarı kadarının ödeneceğine" ilişkin hükme göre uyuşmazlığın çözümü gerektiği-
Haksız azledilen davacı avukatın Avukatlık Kanunu m. 164/4 çerçevesinde vekâlet ücreti alacağının tahsilini istediği eldeki davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve bu nedenle dava değerini arttıran talep dilekçesindeki alacak miktarı yönünden zamanaşımının işlemeyeceği- "Vekâlet ücreti talebine konu tapu iptal ve tescil davasının değerinin belli olduğu, bu değer üzerinden önce 164/4 uyarınca %20 oranında vekâlet ücreti hesaplayarak davalıya iki ayrı ihtar gönderen davacının sonra fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek yüzde onu üzerinden hesapladığı tutar üzerinden icra takibi başlattığı gözetildiğinde, artık söz konusu ücret iddiasını HMK. m. 107. maddesi çerçevesinde talep edilemeyeceği, aksini kabulü halinde, mahkemenin takdir hakkını kullandığı her davanın belirsiz alacak davası olarak sayılabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-