Vekalet ücreti alacağına kavuşmak için dava açmış olan avukatın, davayı 28.05.2014 tarihinden sonra açmış olması sebebiyle Tüketici Mahkemesinin görmekle görevli olduğu- Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, ayrı bir Tüketici Mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi, ayrı bir tüketici mahkemesi bulunmuyorsa ara kararı verilerek davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği-
Avukatın, haklı olarak azli halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuca varıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebileceği- Haksız azil halinde ise avukatın,hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etmeye hakkı olduğu- Avukatın azli halinde mahkemece, öncelikle davacı avukatın gerçekten azledilip azledilmediğinin belirlenmesi ve avukat azledildi ise azlin hangi tarihte yapıldığı dikkate alınarak takip tarihi itibariyle davacı avukatın ücret isteme hakkının doğup doğmadığının belirlenmesi ve yapılacak bu belirlemenin ardından azlin haklı mı ya da haksız mı olduğunun tartışılması, yapılacak bu tartışmaya göre nihayetinde avukatın ücrete hak kazanıp kazanamadığının belirlenmesi gerektiği- Sözleşmenin geçersiz olması halinde ise AAÜTHK 164/4. maddesi gereği azil tarihi itibariyle dava değerinin %10-%20’si arasında ücret belirlenmesi ve eğer ki mahkemece akdi ücret ,tavan sınır olan %20 üzerinden belirlenmiş ise neden üst sınırdan belirlendiğinin gerekçeli kararda açıklanması gerektiği-
Davacı avukatın, vekalet ücreti talebiyle açtığı davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 28.05.2014 tarihinden sonra açılmış olması halinde davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu- Görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olduğu ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetildiği-
Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği- Azil haklı ise davacı avukatın azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen dava ve takiplerden dolayı vekalet ücreti talep edemeyeceği-
Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı- Davacı avukatın vekil olarak takip ettiği dava, davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanırsa; sulh olunan miktar belli değilse mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücretinin hesaplanması gerektiği-
Davacı avukat ve davalı müvekkili arasında imzalanan sözleşmede, “Takip edilen dava ve icra dosyalarının takibinden vazgeçilmesi, sulh olunması veya feragat edilmesi halinde; Avukata ödenecek kanuni vekalet ücreti taraflarca yapılacak pazarlık sonucu karşılıklı mutabakatla belirlenecektir.” şeklinde sadece kanuni vekalet ücretinden indirim yapılacağının kararlaştırıldığı bir düzenleme yer almasına rağmen mahkemece, hesap edilen alacaktan akdi vekalet ücretlerini de kapsayacak şekilde indirim yapılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, "bilirkişi raporunun usulüne uygun ve uyuşmazlığı çözebilecek nitelikte bulunduğu, davalı tarafından davacı avukatın haksız olarak azledildiği" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yeterli delil toplanıp azlin haklılığı ya da haksızlığı hususunda değerlendirme yapılmadığı için mahkemece, öncelikle yeterli delil toplanıp azlin haklılığı ya da haksızlığı hususunun tartışılması, akabinde eğer azil haksız ise, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmaması nedeni ile Avukatlık Kanunu 164. maddeye göre bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Dava şartlarından olan görev konusunda dosya üzerinden karar verilebilir ise de,bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği- Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden tensiben görevsizlik kararı verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu- Davacı avukatın, davalı şirket tarafından vekalet ücretinin ödenmediğinden bahisle işbu ücretin tahsili için alacak isteminde bulunması durumunda ; davalının şirket olmasından ve şirketin 6502 sayılı yasaya göre "tüketici" sıfatına sahip olmamasından mütevellit taraflar arasındaki uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemesinin değil Genel Mahkemenin görevli olduğu ve mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taraflar arasındaki anlaşmazlık ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderildiğinden, davacılar yararına "yarısı" nispetinde vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğu, vekalet ücretinin "tamamına" hükmolunması gerektiği-
Bir kanun hükmü farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin değilse, bir başka deyişle 'hâkim görüşünü hukuki dayanaklara ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise' artık burada hâkimin sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığı- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü olmadığı, madde metni düzenlemesi dikkate alındığında farklı anlamların çıkarılabileceği belirtilerek farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü bulunmadığı, bu nedenle de sorumluluk şartlarının oluşmadığı-