Çekte lehtarın yazılıp yazılmamasının gerçek veya tüzel kişiliğe sahip olup olmamasının önemsiz olduğu (Bu durumda, çekin «hâmiline» düzenlenmiş sayılacağı)—
«Keşide yeri»nin bonoda açıkça belirtilmemiş olması halinde, bononun «keşidecinin ad ve soyadının yanında yazılı olan yerde» düzenlenmiş sayılacağı—
Yasal faiz ile reeskont faizinin aynı anlam taşımadığı, reeskont faizinin yasal faizden farklı olup merkez bankasınca belirlenmekte olan değişen reeskont faiz oranları üzerinden faiz hesabının yapılması gerekeceği-
Ne «keşide yeri»ni ne de «keşidecinin ad ve soyadı yanında bir yer ismini» içermeyen senedin, «bono» sayılamayacağı - Takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığı ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, mahkemece diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin aynı kanunun 170/a maddesi uyannca re'sen takibin iptaline karar vermesi gerekeceği-
Bononun keşidecilerinden birisinin isminin yanında idari birim adının yazılmış olması yeterli olup, buna göre takip dayanağı senette tanzim yerinin yazılı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
İcra takibinin devamı esnasında, alacağın bir başkasına devredilmesinin mümkün olduğu, alacağın temlikinin, borçlunun hukuki durumunda bir değişiklik yaratmayacağı-
Keşide yerinin “M. Köy” şeklinde belirtilmesi halinde, TTK.'nun 629/5 maddesi gereğince, bu ibare keşide yeri özelliği taşımadığından takibin İİK. 170/a gereğince iptal edilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedine bağlı alacakların, genel haciz yolu ile de takip edilebileceği- HUMK. mad. 22 gereğince, kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde tarafların, yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşmeyle belirleyebileceği-
Takibe ve davaya konu senedin bono vasfını taşımamasının, borçluyu senet içeriğinde taahhüt edilen edimin yerine getirilmesi borcundan kurtarmayacağı, alacaklının alacağını tahsiline engel oluşturacak şekilde senedin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda mahkemece, davaya konu senedin bono vasfını haiz olmamasının ancak borçlu davacı hakkındaki icra takip yoluna etki edebileceği göz önüne alınarak sonuca gidilmesinin gerektiği-