Akaryakıt satışı sırasında ayıplı hizmetten kaynaklanan hasar bedeli, değer kaybı ve yol parasının tazmini istemine ilişkin davada, sağlayıcı ile bayinin, davacının aracına verilen ayıplı hizmet nedeniyle doğan zarardan Kanun gereği müteselsilen sorum oldukları-
Ceza mahkemelerinden verilen mahkumiyet kararlarındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulün hukuk hakimini bağlayacağı-
Davalı şirketin mağaza vitrininde ve işletme sahibinin kartvizitinde davacı fotoğrafının ticari nitelikli olarak kullanılmasının davacının kişilik haklarını zedeleyeceğinin kabulü gerekeceği-
Ö. borcunun ihlali sebebiyle tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece tazminat miktarı belirlenirken, vekilin, davacıların yararına olan taşınmaz satışını gerçekleştirmeye yönelik işi ücret almadan, menfaat sağlamadan kabul etmesi, kendisinin de bu eylemden zarar görmüş bulunması gibi hususlar gözetilerek özen yükümünün hafifleştirilmesine dair B.K.nun 98. maddesinin yollaması ile 43. maddesi değerlendirilmek suretiyle uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İhtiyaç nedeniyle tahliye kararı verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekeceği-
Kiralananın tahliye edildiğinin ( kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin ) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmayıp; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekeceği, kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olup, kiracının, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamaması halinde. kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerekeceği-
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 345 maddesi ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunda bulunmayan yeni bir düzenleme getirildiği, söz konusu maddeye göre "Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin davanın her zaman açılabileceği, ancak, bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedelinin, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlayacağı, sözleşmede yeni kira döneminde kira bedelinin arttırılanacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedelinin de, bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olacağının ” kabul edildiği-
Kural olarak kira ilişkisinin varlığını ve koşullarını davacının; ödeme savunmasının ise davalı kiracı tarafından kanıtlaması ve kira sözleşmesinin miktarına göre davacının iddialarını yazılı delil ile kanıtlaması gerekli olup; ne var ki davacı iddiasını yazılı delil ile kanıtlayamadığından davacı dava dilekçesinde sair yasal delillere dayandığına göre bunun içinde yemin delilinin de bulunduğunun kabulüyle davacının kira miktarı, ödeme koşulları ve kiracılığı red eden davalı yönünden kira ilişkisinin kanıtlanması için davalılara yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Meydana gelen trafik kazasında ambulans sürücüsünün ölmesi sebebiyle araç maliki olan davalı idarenin “işleten” sıfatına dayalı olarak eldeki davanın açılmış olduğunun kabulü gerekli olup; Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan sorumluluk davalarında motorlu araç işletenin kamu kuruluşu olması halinde dahi davanın adli yargı mahkemelerinde görüleceği-
Davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabul edilmesi ve davacının hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkonulması amacıyla uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-