TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkilerinde Özel Durumlar > - Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu > - C. Ceza koşulu > - I. Alacaklının hakları > Madde 179 - 1. Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi
Madde Listesi Madde 179 - 1. Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi
Taraflar arasında imzalan “tellallık sözleşmesi” uyarınca, davacı şirket tarafından davalı müşteriye gösterilecek dairenin satın alınması durumunda satın alma bedelinin (%3+KDV)’si oranında tellallık ücretinin alınacağı kararlaştırılmış olup, sözleşme uyarınca edimlerini yerine getiren davacının hak ettiği tellallık ücretinin (%3+KDV) oranı üzerinden belirlenmesinden sonra, sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalıya öngörülen (%3+KDV) oranı uygulanmak suretiyle bulunan cezai şart miktarından 818 s. BK’nun 161/son maddesinde düzenlenen indirim tatbik edilmek suretiyle davacının toplam alacağının belirlenmesi gerekeceği-
Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki "Lida Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. Perakende Pc Damacana Su Dağıtım Sözleşmesi" uyarınca verilen ve diğer davacılar tarafından düzenlenen bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine-
Taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlendiğinden geçerli ve iki taraf için de borç doğurmakta olup, (6098 s TBK. mad. 27 ve 112) sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmemeleri sebebiyle davacının bundan doğacak müspet (gerçek) zararını gidermeleri gerektiği sonucu ortaya çıkmakta ise de, tanık beyanları, satış vaadi ve taksim sözleşmelerine konu muris adına kayıtlı taşınmazda, tarafların da içinde yer aldığı mirasçılar adına yapılan miras payları oranında intikalden sonra taksim sözleşmesine uygun şekilde mirasçılardan ...’in paylarını üç kardeşine, annenin de miras payını üç çocuğuna devretmeleri, sonrasında davacının da kendi payını önce kısmen sonra tamamen dava dışı gerçek kişilere satması, tapudaki tedavüllerin miras taksim sözleşmesine uygun olarak yerine getirilmesi karşısında, tüm mirasçıların katılımı ile yapılan tarihsiz miras taksim sözleşmesinin davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinden sonra düzenlendiğinin, bu durumda da satış vaadi sözleşmesi ile taraflara yüklenen yükümlülüklerin, daha sonra tüm mirasçıların katılımı ve özgür iradeleri ile düzenlendiği anlaşılan ve tapuda da devirlere konu edilen miras taksim sözleşmesi ile ortadan kalktığının, tarafların miras taksim sözleşmesi ile satış vaadi sözleşmesinden caydıklarının (vazgeçtiklerinin) ve satış vaadi sözleşmesinin bozulduğunun kabulü gerektiği, artık tarafların ortak ve özgür iradeleri ile düzenlenen miras taksim sözleşmesi sebebiyle satış vaadi sözleşmesinden sonra davalıların kusuru olmaksızın ortaya çıkan imkansızlık nedeniyle davalılar borçlarından kurtulduklarından, davacı tarafın caydığı (vazgeçtiği) satış vaadi sözleşmesine dayanarak gerek mülkiyet gerek tazminat isteme hakkının da ortadan kalkmış olduğu ve bu sebeple davacı taraf lehine hüküm kurulma imkanının da kalmadığı-
Dava konusu istasyonun bulunduğu mahalli yanlış belirleyen bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davalının ekonomik kapasitesini tespit etmek üzere mahalli bilirkişiden alınan raporda talep edilen cezai şart miktarının davalının ekonomik mahvına neden olmayacağı tespit edildiği halde, bu raporu ve tüm dosya kapsamını değerlendiren hükme esas alınan ilk raporda talep edilen cezai şart miktarının davalının ekonomik mahvına neden olacağı yönündeki saptamanın da raporları birbiri ile çelişkili hale getirdiği- Kar kaybı alacağından hakkaniyet indirimi yapılamayacağı-
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından ihlali nedeniyle sözleşmenin davacı yanca feshi sonrasında sözleşmeden kaynaklanan tazminatların tahsili, intifa hakkı davacı şirkete ait olan akaryakıt istasyonundan davalının tahliyesi ile davacı tarafından davalıya ariyet olarak verilen menkullerle birlikte davacıya teslimine, aynen teslim mümkün olmadığı takdirde bedellerinin ödenmesi istemlerine-