TTK mad. 5/3 uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğu- Uyuşmazlık, asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkin olup, davacı idare kamu tüzel kişisi olduğundan, tacir olmadığından, eldeki davanın da Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmaması sebebiyle davaya bakmaya Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu- Ticari davalara, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı-
Alacağın doğumuna veya miktarına karşı değil de sıra cetvelindeki paylaştırmaya itirazların İcra Mahkemesinde çözüleceği- HMK.' nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davalarında Asliye Hukuk Mahkemesi' nin görevli olduğu-
6102 sayılı TTK'nın 595.maddesindeki düzenlemeye tabi limited şirketin pay devrinden kaynaklanan davada görevli mahkemenin; aynı yasa 4.ve 5. maddeleri gereğince, uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olduğundan, asliye ticaret mahkemesi olduğunun gözetilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği ve mahkemece göreve ilişkin dava şartı noksanlığı gerekçesiyle davanın usulden reddi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olmasından dolayı asliye hukuk mahkemelerinde görülmesinin gerektiği- 01.07.2012 tarihinden itibaren açılan davalarda, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasında "işbölümü" değil "görev" ilişkisinin bulunduğu-
HUMK. yürürlükte iken açılan davada, davacı davalı kooperatifin üyesi olup, alacak isteminin yanında tapu iptali ve tescil isteği de bulunduğundan uyuşmazlığın niteliği gereği kooperatifler hukukundan kaynaklı olması sebebiyle davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesine ait olduğu-
E. davası açmak mümkün ise tespit davası açılamayacağından, sahteliğin tespiti istemli davanın reddi gerekeceği- 01.07.2012 tarihinden sonra açılan ve Kooperatif Kanunu'ndan kaynaklandığı için ticari niteliğe haiz olan davanın yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi yok ise asliye hukuk mahkemesinde görüleceği- Davacının hukuki yararının olmadığı tespit edilirse dava şartı noksanlığından davanın reddi gerekeceği-
"Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi Ön B. Formunda" yer alan; "...Bankamızdan yapılacak kredi kullanımları, krediyi kullanan bakımından borçlandırıcı işlemler olup bu Sözleşme tahtındaki krediler ticari kredilerdir..." yönündeki ibare gözetildiğinde, sözleşmenin ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesi olduğunun kabulü gerektiği- Ticari kredi nedeniyle tahsil edilen masrafların iadesi açısından dava ticari dava niteliğinde olduğu- Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğu- Davalı tarafından ticari kredi tahsis ve değerlendirme komisyonu adı altında tahsil edilen bedelin dayanağını teşkil edecek banka kayıtları getirtilerek, bahse konu tahsilatın niteliği araştırılarak, tahsilata dayanak kredinin tüketici kredisi mi ticari kredi mi olduğu hususunda bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olan, 1163 s. Koop. K. mad. 99 uyarınca ticari dava niteliğini haiz davanın, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 s. TTK'nın 5/4. maddesinde asliye hukuk mahkemesince davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı- Genel kurulda 7. gündem maddesi ile klas farkından gelen gelirin, kooperatif ortak giderlerinde kullanılmasına karar verildiğinden 9. gündem maddesindeki ödemenin, kooperatife klas farkı ödemesi gereken üyelere yönelik olduğunun, kooperatifçe üyelere ödeme yapılması ile ilgisinin bulunmadığının kabulü gerektiği; genel kuruldan yaklaşık 20 gün sonra açılan işbu dava tarihi itibariyle tapuların henüz kooperatifçe üyelere verilmediği anlaşılmış olup, bu konuda herhangi bir iddia ileri sürülüp, delili sunulmamış olduğundan, mahkemece, davacının dairesine ödenecek şerefiye bedelinin kesinleştiği, bu miktarın güncellenmesine ilişkin istemin yerinde olmadığı, kesinleşen şerefiye bedelinin ise henüz tapular kooperatifçe üyelere verilmediğinden muaccel olmadığı gerekçesiyle, bu istemin reddine karar verilmesi gerektiği-