Taraflar arasındaki tazminat davası-
Kooperatif üyeliğinin tespiti davasının ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun'un 2.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirildiği ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı, ancak 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtildiği; dava, dava dışı işçiye ödenen işçi alacaklarının her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hizmet alım sözleşmesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle nispi ticari davadır ve asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan mahkemece, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği- Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK' nın göreve ilişkin 7 ve 27. maddeleri hükümlerine uygun olarak gerekçede “görev yönünden dava dilekçesinin reddine”; hüküm fıkrasında "Mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesinde, kooperatif ile ortağı arasındaki uyuşmazlıkların ticari dava niteliğinde olduğu kabul edilmiş ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 s. TTK'nın 5/3. gereğince, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğundan, davalı tarafça süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunulmaması halinde uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği-
Tacir olan taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca dava dışı işçiye ödenen işçi alacağının rücuen tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık TTK. mad 4. uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğundan, mahkemece yargı çevresinde ticaret mahkemesi bulunmadığı gözetilerek, TTK. mad. 5/4. maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilmesinin isabetsiz olduğu- Davadaki talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkes tarafından anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise o talep konusunun sadece bir kısmının dava edilemeyeceği- Davalı tarafça, icra dosyasına 17.190,29 TL ödendiği belirtilerek, dava dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 2.500,00 TL'nin ve 04.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, yine fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 10.502,95 TL'nin, bir diğer deyişle, alacağın bir kısmının tahsili istenmiş olduğundan, mahkemece, kısmi dava açılamayacağı gerekçesiyle hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçi alacaklarının her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hizmet alım sözleşmesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle nispi ticari dava olduğundan, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
İSKİ Genel Müdürlüğü, 2560 sayılı Kanun ile kurulmuş, TTK'nın 18/1. (6102 s. TTK'nın 16/1) maddesi uyarınca özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması yanında, ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte; yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayıldığından ve sonuç itibariyle de çok açık biçimde tacir sıfatını taşıdığından, mahkemece, uyuşmazlığın tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK'nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğunun ve görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunun kabulü gerekeceği-
Tatil rezervasyonuna ilişkin hizmet alım sözleşmesi uyarınca hizmet bedelinin istirdatı istemine ilişkin uyuşazlıkta, gerçek kişiler adına rezervasyon yapılmış ise de faturaların davacı adına düzenlendiği, davacının hizmetten ticari amaçla yararlandığı anlaşılmış olup, tacir olan davacı şirketin 4077 s.Tüketici K. mad. 3/e uyarınca "tüketici " kapsamında olmadığı- Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davasının nispi ticari dava niteliğinde olduğu (TTK. mad. 5) ve göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın HMK. mad. 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili alacak davası nispi ticari dava niteliğinde olup, mahkemece, yargı çevresinde müstakil bir asliye ticaret mahkemesinin bulunmadığı gözetilerek asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla davanın yürütülüp, sonuçlandırılmasının isabetsiz olduğu- Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı ve davalıya ait işçilerin davacı hastanede periyodik muayenelerinin yapıldığı anlaşılmış olup davalı tarafça, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı ve işçilerin periyodik muayeneleriyle ilgili bir talimatlarının olmadığı, davacı tanıkları olan işçilerce, amirlerinin bilgisi ve talimatı ile 2010 yılında periyodik muayenelerinin davacı hastanede yapıldığı hususunda beyanda bulunmuş ve davacı tarafça, sözkonusu muayenelere ilişkin fatura ve tetkik örnekleri sunulmuş olduğundan, mahkemece, aralarında tıp doktorunun bulunduğu uzman bilirkişi kurulu oluşturulup, davacı tarafça sunulan belgeler ve tanık anlatımları değerlendirilerek, davacının muayene ve tahlillerin yapıldığı tarih itibariyle haketmiş olduğu hizmet bedeli alacağının miktarı ile ilgili rapor alınıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-