Tebliğ anında muhatabın orada bulunmadığı hususu tespit edilmeden doğrudan çalışana yapılmış olan tebliğin usulsüz olduğu- Satış ilanının, borçlunun adresinde bulunmadığı tespit edilmeksizin doğrudan aynı adreste bulunan kızına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçluya gönderilen tebligatın TK'nun 17. maddesi gereğince işyeri adresi itibariyle yapılmaya çalışıldığı, ancak haber kağıdının bırakıldığı kimsenin kim olduğu sorgulanmadığı gibi tebliğ memuruna vermiş olduğu beyanı da imza altına alınmamış olduğundan bu haliyle yapılan tebligatın geçersiz olduğu-
Borçlu şirket yetkilisinin tebligat anında cezaevinde bulunması tebligatın geçersizliğine neden olmayacağı, İİK mad. 168/5 uyarınca 5 günlük itiraz süresi içerisinde borçlu yetki itirazında bulunmadığından itirazın süre yönünden reddi yerine itiraz dilekçesinde alacaklının isminin yanlış yazıldığından bahisle usulden ret kararı verilmesi isabetsiz olmakla birlikte anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından ve sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onandığı-
Dava dilekçesi ve duruşma günün bildirir tebligat isim bildirilmeden birlikte çalışan işçisine tebliğ edilmiş olup, isim bildirmeden denetime elverişli olmayacak şekilde yapılan tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği-
İflâs davasının, İİK. mad. 158 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup, İİK. mad. 164 gereğince 10 gün içinde kanun yollarına müracaat edilmesi gerektiği, menfi tespit davasının ise genel hükümlere tabi olup kanun yollarına başvuru süresinin 15 gün olduğu, her iki davanın yargılama usulleri ve kanun yollarına başvuru süreleri birbirinden farklı olduğundan, davaların ayrı ayrı görülmesi, ve daha önce açılan menfi tespit davasının sonucu beklenerek iflâs davasının karara bağlanması gerekeceği-
Tebliğ belgesinde muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığı tespitine ve geçici olarak başka bir yere gidip gitmediği, tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 20., Tüzüğün 23. maddelerine aykırı yapıldığı ve geçersiz olduğu- Muhatabın beyan etmesi gereken harici öğrenme tarihinin veya bunun aksinin tanık anlatımları ile kanıtlanması mümkün olmadığı- Azilname geçersiz olduğundan, koopertaif ortaklık payı devrinin geçerli olduğu-
Tebligat Kanunu mad. 17'ye (ve Tüzük mad. 23'e) aykırı yapılan tebligat ile davalıya savunma ve delil bildirme olanağı tanımadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kesin sürede ibrazı istenilen delilin, taraflarca getirilmesi zorunlu ve taraflarca ibraz edilmediğinde uyuşmazlığın çözümünün mümkün olmayacağı delillere yönelik olması gerektiği-
Temyiz dilekçesinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle reddedildiği durumda yapılan tebligat usulüne uygun değilse temyizin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Taşınmaz mal ihalesinde, ilgililere satış ilanının tebliğinin zorunlu olduğunu- Borçlu vekilinin satış ilanından daha önce haberdar olduğu yazılı bir belge ile kanıtlanamadığına göre ihale sırasında hazır bulunmasının sadece ihaleyi o tarihte öğrendiği anlamına geleceği ve ihaleyi geçerli hale getirmeyeceği, satış ilanının borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliğ edilmesi gerektiği-