Tebligat Kanununun 17 ve Tebligat Tüzüğünün 23. maddelerine göre yapılacak tebligatta, muhatabın o yerde bulunmadığına dair kayıt bulunması gerektiği-
Tebligatlar sırasında davalının adreste bulunup bulunmadığı belirlenmeksizin şirket çalışanı olarak nitelenen kişiye tebligat yapıldığından, Tebligat Kanunun 17. ve Tüzüğün 23. maddesine aykırı olarak dava dilekçesi ve duruşma gününe ilişkin davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
İİK.nun 127.maddesine göre satış ilanının borçluya çıkarılması zorunlu olup, bu işlemin yapılmamış olmasının başlı başına ihalenin feshi nedeni olacağı-
Muhatabın işyerinde bulunup bulunmadığı belirlenmeden daimi çalışan işçiye tebligat yapılması nedeniyle satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu-
Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. ve HMK’nun 73. maddesi gereğince; vekille takip edilen dava ve takiplerde her türlü tebligatın vekile yapılması gerekeceği ve bu durumda, icra emrinin vekile tebliği zorunlu ve yeterli olup, ayrıca borçlu asile tebliğ edilmesi gerekmediğinden, asile çıkarılan tebligatın usulüne uygun olmaması sonuca etkili olmadığı- Muhatabın tebliğ sırasında orada bulunmadığı saptanmadan tebligat yapılamayacağı-
Sıra cetveli tebliğ edilenin, davacı avukatlarının büro çalışanı olduğu, mahkemece, en azından tebligatı alan kişinin davacı avukatın bürosunda çalışanı olup olmadığı hususunun etraflıca araştırılıp, varılacak uygun sonuca göre davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunda bir karar verilmesinin gerekeceği-
Şikayete gelen borçluya satış ilanı tebligatının “Anafartalar Cad. Çıkrıkçılar Yokuşu Mazı Sok. No: 3 Ulus/Ankara” adresinde “birlikte çalışan kardeşi ........’a” tebliğ edildiği, ancak muhatabın o yerde bulunmadığına dair bir kaydın tebligatta yer almadığı, bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Mahkemenin ilgilisi bizzat ileri sürmedikçe diğer hissedarlara satış ilanının tebliğ edilmediği iddiasının borçluca ileri sürülemeyeceği ilgilisinin ileri sürmesi gerektiği hususu nazara alınmadan bu nedenle feshe karar vermesinin hatalı olduğu-
Alacaklı vekili adına tebliğ evrakını alanın çalışanı olmadığı ispat edildiğinden, tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu durumda, alacaklı vekilinin bildirdiği tarihin onama ilamının tebliğ tarihi kabulü ile bu tarihe göre süresinde olan karar düzeltme itirazlarının incelenmesi gerektiği- Taşınmaz hacizlerinin tapuya şerh verilmek suretiyle tamamlanacağı, taşınırlarda olduğu gibi “fiili haciz” yapılması gerekmeyeceği- Hacizden sonra tapuda meydana gelen değişikliklerin, bu değişiklik ilama dayansa bile, ilamda “haczin kaldırılması” yönünde açık bir hüküm bulunmadığı sürece haciz koymuş olan alacaklının durumunu etkilemeyeceği-
Alacaklı vekilinin ‘birlikte sakin katibi’ imzasına yapılan tebligatın, Tebligat Kanununun 17. maddesine uygun sayılacağı-