Tebligatı alan adı geçen şahsın SGK kayıtlarının olmamasının, o yerde işçi olarak çalışmadığı anlamına gelmeyeceği- SGK kayıtları bulunamayan şahsın ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle tebligat gönderilen adreste çalışıp çalışmadığının gerektiğinde zabıta araştırması da yapılarak incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayet dilekçesi kapsamına göre; şikayetçi borçlu vekili, kendisine yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu açıkça ileri sürmediği halde, mahkemece, şikayet dilekçesinde dayanılan vakıaların dışına çıkılarak, kamu düzeniyle ilgili olmayan, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da bulunmayan; "satış ilanının şikayetçi vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi" nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı- Tebligat yapılacak vekilin o yerde geçici olarak bulunmadığı tebliğ şerhinde belirtildiğinden yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu-
Şikayetçi vekiline gönderilen satış ilânının; "aynı adreste birlikte çalışan daimi işçisi ......... imzasına tebliği yapıldı" açıklaması ile 16.11.2015 tarihinde tebliğ edilmek istendiği, vekil adına işçisine yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, tebligatın muhatabı olan avukatın belirtilen adreste olup olmadığının ve tebligatın niçin kendisine yapılamadığının araştırılıp tebliğ mazbatasında tespit edilmediği görülmekte olup, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğu-
Dava davalının yokluğunda neticelendirilmiş ise de, dava dilekçesinin davalıya usulsüz tebliğ edildiği görüldüğünden hükmün bozulması gerektiği-  Şahsın işyeri olarak belirtilen adreste bulunup bulunmadığı, <<adresten sürekli mi yoksa geçici mi ayrıldığı, adrese dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği<< belirtilmediğinden tebligatın usulsüz olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebliğ memuru tarafından, borçlu vekili olan muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmeden yapılan tebliğ işlemlerinin, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine aykırı olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Vekillere yapılan tebligatlarda, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmemesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun olarak yapılmamış olan tebliğ işlemlerinin usulsüz olacağı-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddianın, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceği ve bu şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra görülmesi gerektiği-
Gerçek kişiye tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerine göre değil, 17. maddesine göre yapılması gerektiği ve buna göre bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğin, o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılacağı- Borçlu gerçek kişiye gönderilen ödeme emrinin şirket adresinde şirket ortağı olan bir başka kişiye yapıldığı anlaşıldığından,  usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulü gerektiği-
Ödeme emrine ilişkin tebligat,Teb. K.nun 17. maddesine aykırı olarak borçluya tebliğ edilse de, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itiraz etmesi nedeniyle Teb. K.'nun 32. maddesi gereğince en geç bu tarihte tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, icra mahkemesine yedi günlük süreden sonra yapılan şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Borçlu şirket avukatına gönderilen satış ilânının; tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmeden, aynı adreste çalışan sekreterine tebliğ edilmesi haline, tebliğ işleminin, usulsüz olacağı- Şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi halinde, işin esasına girilemeyeceğinden, şikayetçi aleyhine %10 oranında para cezasına hükmedilemeyeceği-