Konusu ve türü ne olursa olsun, vasinin -acele haller dışında- vesayet altındaki kişi adına her hangi bir dava açabilmesinin, vesayet makamından izin almış olması koşuluna bağlı olduğu (MK. 462/8), bu hususun kamu düzeni ile ilgili olduğu ve bu nedenle mahkemece ve Yargıtayca doğrudan doğruya gözetileceği–
Vasinin, vesayet makamından izin almadan, boşanma davasına devam edemeyeceği–
Küçükle davacı ve davalılar arasında çıkar çatışması olması durumunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilerek, husumetin kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerin toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği–
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da değişiklik yapan 5133 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddeleri gereğince; «vesayet makamı» sulh hukuk mahkemesi, «denetim makamı» ise asliye hukuk mahkemesi olduğundan, vasi tayininde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu–
Vasinin, vesayet altındaki kişi için boşanma davası açabilmesi için, vesayet makamından izin alması gerekeceği–
Hakkında verilen vasi tayini kararı kesinleştikten sonra başlatılan takibin, husumete izni olmadığından ve husumet ehliyeti yokluğunda iptaline karar vermek gerekeceği–
Acele hallerde geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması halinde vasinin vesayet makamından izin almasının zorunlu olduğu–
Vasinin davaya müdahil olarak katılması için, öncelikle vesayet makamının bu konuda izninin olmasının zorunlu olacağı–