Yerel mahkemece, satış bedellerinin tamamen ödenip ödenmediği noktasında davacı vekilinin satış sözleşmelerinde yer alan bu beyanı da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, davalının savunmasında satış bedeline ilişkin olarak senedi talil ettiği ve senedi talil eden tarafın ödeme olgusunu ispat etmesi gerektiği yönündeki direnme kararı yerinde olmadığı- Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İspat yükünün kendi lehine hak çıkaran tarafta olmasından dolayı, somut uyuşmazlık açısından davalının dava konusu yeri kullanıp kullanmadığı, belediyenin evi ne zaman yıktığı ihtilaflı olduğundan ispat yükünün davacıda olduğu- Ecrimisil talebine ilişkin davada, dava konusu taşınmaz başında yeniden tanık dinlenerek, ecrimisil talep edilen dönemlerde dava konusu taşınmaza davalı tarafından müdahale olup olmadığı, yıkıma kadar müdahalenin devam edip etmediği, duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilip, sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Çift taraflı talilde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği- Dava konusu bonoda "nakden" kaydı olup gerek davacı ve gerekse davalı bononun alım satım ilişkisi sebebiyle düzenlendiğini ifade ettiklerine göre; bu durumda çift taraflı talilin söz konusu olduğu dikkate alınarak ispat yükümlülüğünün davacı borçlu üzerinde olduğunun kabül edilmesi gerektiği-
İspat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden kimseye düştüğü- Harici satış sözleşmesindeki imzanın dahili davalıların murisine ait olduğu, satış bedelinin de belirlendiği sözleşmede, paranın bir kısmının nakit, bir kısmı ise çek olarak ödendiğinin belirtildiği uyuşmazlıkta, ödeme olgusunu davacı taraf ispatlamış olup, dahili davalı tarafın "satış bedelinin bir kısmı olarak verilen çekin karşılığının çıkmadığı, bedelin tahsil edilmediği" yönündeki savunmalarını ispatlaması gerektiği- İspat yükümlülüğünün davacı tarafta değil, çek kendisinde bulunan davalı tarafta olduğu- Davalı tarafın, harici satış sözleşmesiyle ile kendisine verilen çekin karşılıksız çıktığını ispat etmesi gerektiği- Davacı tarafın çekin karşılıksız çıkmadığını ispatlaması gerektiği yönündeki kanaatin hatalı olduğu-
A. davalı tarafça dosyaya sunulan ve davacı tarafından da inkâr edilmeyen söz konusu faturanın kapalı fatura niteliğinde olup bilindiği üzere satıcının, düzenlediği faturanın alt kısmına kaşe ve imza koymasına faturanın kapatılması (akide edilmesi) dendiği ve bu durumun ticari bir örf ve adet kuralı olarak bedelin tahsil edildiğine karine olduğu- Söz konusu karine satış sözleşmesinin tarafları arasında geçerli olduğundan eldeki uyuşmazlığa konu vekâlet ilişkisine doğrudan uygulanması mümkün değil ise de somut olayın davacı tarafından inkâr edilmeyen ve ayrıntıları ile açıklanan özelliklerine göre, kapalı olarak tanzim ettiği faturanın varlığına rağmen satış bedelinin kendisine ödenmediğini, vekilin vekâlet görevinin gereklerini ve hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ispat yükünün artık davacıda olduğunun kabulü gerektiği- Dosya kapsamı itibariyle davacı bu hususu ispata elverişli delil sunamadığı gibi mahkemece hatırlatıldığında yemin deliline de başvurmadığından ispat olunamayan davanın reddine-
Kambiyo senedindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu yönündeki ispat yükünün, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düştüğü-
Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek davacı tarafın iddiasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan karşı cevap dilekçesinde özetle, söz konusu çekin hatır çeki olarak davacı tarafından kendilerine verildiği, bu çekin bankaya ibraz edildiği ve bilahare alınan kredileri davacı tarafa ödedikleri, kredi ödemelerinin zamanı geldiğinde ise yine davacı tarafından kendilerine verilen paralarla bankaya ödeme yapıldığı savunulduğundan davalı tarafın bu savunmasını ispatla yükümlü olduğu-
Dava konusu bonoda "malen" kaydının bulunmasına karşın senet alacaklısının taraflar arasında mal alım/satım ilişkisi olmadığını beyan ettiği gibi bu şekilde bononun düzenlenme sebebini talil ettiği dikkate alınarak ispat yükümlülüğünün davalı alacaklının üzerinde olduğunun kabül edilmesi gerektiği-
Davacının toplam hizmet süresince hiç izin kullanmadığının kabul edilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu- Davacının süre belirtmeksizin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmesi halinde, mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK 194) ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK 31) göz önüne alınarak, davacının beyanı alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde davanın “belirsiz alacak davası” olduğuna yönelik herhangi bir ifade yer almamakta olup, davanın kısmi dava olduğu ve bu durumda, davanın türünün artırım dilekçesi ile değiştirilmesinin olanaklı olmadığı-
Borçlanmadığı edimi kendi istediğiyle yerine getiren kimse bunu ancak kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilecek olup (TBK. 78) ispat külfetinin yanlışlıkla ödeme yaptığını ileri süren davacı tarafta olduğu- Vade tarihleri ve ödeme tarihleri birbirinden farklı dava konusu 2 senedin de hataen ödendiğinin kabul edilemeyeceği- Dava konusu senetler bono niteliğinde olup davacının işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranması, ödeme yaparken ödenilen bonodaki imzanın kendisine ait olup olmadığını incelemesi gerektiği- Hataen ödeme yaptığını ispatlayamayan davacının davasının reddi gerektiği-