Mahkemece dava konusu taşınmazlar başında taraf tanıkları, yerel bilirkişi ve teknik bilirkişilerle beraber yeniden keşif yapılarak, davalıların murisi tarafından kullanılan yerlerin tek tek belirlenmesi, teknik bilirkişinin krokiye işaretlenmesi, kullanım durumunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekeceği, paydaşlar arası ecrimisil talebinde intifadan men olgusu üzerinde durulması, davacılardan yalnız ...’in ........... tarihinde davalıya ihtarname göndermiş olduğunun gözardı edilmemesi gerekeceği-
Facebook üzerinden elde edilen davacının ve boşandığı eşinin birlikte görüldüğü fotoğraflara dayanılarak davacının aylığının kesilmiş ve davalı kurum işleminin iptali istemli dava da, "facebookta paylaşılan fotoğraflara" vurgu yapılarak reddedilmişse de; “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun mevcut olup olmadığının eksik inceleme ve araştırmaya dayalımı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu, mahkemece  ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılması gerektiği-
Kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunun ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düştüğü, davacının talep ettiği yıllık kira miktarı senetle ispat sınırının üzerinde ise davacı kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğu, yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise davalının kabulünde olan miktarın esas alındığı, yine davalı da aynı koşullar altında yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda kira borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği- Davacı iddia edilen kira miktarına göre yazılı belge ile kira ilişkisini ispat edemediğinden mahkemece tahliye ve alacak isteminin bu nedenle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak davalarında, alacak ve tahliye olarak iki ayrı dava bulunması nedeniyle alacak davasında hüküm altına alınan alacak miktarına göre ayrı, tahliye davasında yıllık kira miktarı üzerinden ayrı vekalet ücretine takdir edilmesi gerektiği- Davacı tarafından 30.000 TL kira alacağı ve tahliye isteminde bulunulduğu, mahkemece 1 yıllık kira bedeli 6.000 TL ve 30.000 TL kira alacağı üzerinden olmak üzere ayrı ayrı toplam 5.950 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece 5.400 TL vekalet ücretine hükmedildiği, bu durumda istinaf eden davacının aleyhine kaldırma kararı verilemeyeceğinden davacının bu yöne ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı-
Murisin ölümünden sonra, aylıkların bankamatik yoluyla çekildiği, kimin tarafından çekildiğine ilişkin somut bir delilin bulunamadığı- İddiada bulunan tarafın, iddiasını ispatla yükümlü olduğu ve ayrıca ispat yükünün kime ait olduğunun belirlenmesi ve ispat yükü altında bulunan taraftan delillerin istenmesi hakimin başlıca görevlerinden olduğu- Söz konusu aylıkların, davacı murisi tarafından çekildiğine kanaat getirildiği taktirde, yersiz ödeme tahakkuk dönemine kadar çekilen miktarın belirlenmesi gerektiği-
Dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği ile dava konusu 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın atiye bırakılması (davanın geri alınması) davalının kabulüne bağlı olup, öncelikle davalının bu yönde beyanının alınması, davanın geri alınmasına davalının açık rızasının bulunması halinde davanın açılmamış sayılmasına, aksi halde davanın reddine karar verilmesi, davanın reddine karar verilmesi durumunda ise taşınmazın keşfen saptanan değerinden mirasbırakanın temlike konu payı gözetilerek ve davacıların miras payına isabet eden değer üzerinden harcın tamamlattırılarak ret sebebiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davacı tarafa tanık listesi sunması için süre ve imkan verilmesi, daha sonra yerinde yeniden taşınmazın başında yerel, teknik ve uzman bilirkişiler ile taraf tanıkları aracılığıyla keşif yapılarak, tanıkların (tarafların ispat yükleri de gözetilerek), taşınmazın her bir katının kim ve/veya kimler tarafından kullanıldığının, var ise tasarruf şekilleri, davacının kullanımına elveriliş bir yerin olup olup olmadığının, davacının kullanımına elverişli bir yerin varlığı halinde kullanımına davalı tarafından engel olunulup olunulmadığının, zemin katın ecrimisil talep edilen dönemi kapsar şekilde kiraya verilip verilmediğinin, kiraya veriliyorsa kim tarafından verildiğinin, kira bedeli ve kira bedellerinin kim tarafından tahsil edildiği konularında dinlenilmesi, bu şekilde davalının (var ise) kullanımın şekli ve süresinin her bir daire yönünden ayrı ayrı tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde belirlenmesi, tasarruf şekline göre (her bir daire yönünden) intifadan men koşulu da gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi ve ( şartların varlığı halinde) ecrimisil bedelinin ise emsal karşılaştırılması yapıldıktan sonra davacı payı da nazara alınarak belirlenmesi gerekeceği-
Muris muvazaasına ilişkin davalarda; bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması ve değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığı, bunun için de; ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olup, semenin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceğinin kabul edildiği, esasen, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden içtihadı birleştirme kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü, başka bir ifade ile murisin iradesinin önem taşıdığı-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğundan; ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen bir kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekeceği ve ispat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceği- Ziynet eşyalarının, davalıya özgü ziynet eşyaları olup olmadığına yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı- Evlilik birliği içinde ödenen banka kredisinin taksitlerinin, kişisel mal (ziynetler) ile ödendiğinden; artık değer, dolayısıyla katılma alacağı olmayacağı belirtilerek kuyumcuya teslim edilen ziynet eşyalarının tamamının kişisel mal kabul edilemeyeceği- Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış ve artık onun kişisel malı niteliğinde olacağı, ancak eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların, onların paylı mülkiyetinde sayılacağı-
Kadına özgü ziynet eşyalarının, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça; evlilik sırasında, kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun, kadın eşe bağışlanmış sayılacağı ve artık onun, kişisel malı niteliğinde olacağı; ancak, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların, onların paylı mülkiyetinde sayılacağı-
Yerel mahkemece, satış bedellerinin tamamen ödenip ödenmediği noktasında davacı vekilinin satış sözleşmelerinde yer alan bu beyanı da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, davalının savunmasında satış bedeline ilişkin olarak senedi talil ettiği ve senedi talil eden tarafın ödeme olgusunu ispat etmesi gerektiği yönündeki direnme kararı yerinde olmadığı- Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-