Yapılan tebligatlar yoluyla taraf teşkilinin sağlandığı; ayrıca noksan gider avansının yatırılması hususunda, iki haftalık kesin sürenin de verildiği; 30.05.2014 tarihli tensip zaptının davacıya dava dosyasında yeterli miktarda tebligat masrafı bulunmasına rağmen tebliğ edilmediği; buna rağmen anılan tensip zaptının her iki davalıya da tebliğ edildiği; buna göre de verilen kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; bu nedenlerle, mahkemece, davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeler ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı şirkete dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatın iade edilmek suretiyle yapılamadığı, yargılamaya yokluğunda devam edilerek karar verildiği anlaşıldığından, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi; verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olarak kurulması veya muvazaaya dayanması nedeni ile feshin geçersizliğine yönelik kararın gerçek işveren hakkında kurulması, geçersiz veya muvazaaya dayalı ilişkinin diğer tarafı hakkında sıfat yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi; HMK mad. 327/2 uyarınca taraf sıfatı olmadığı halde davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltarak kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verdiği için, davanın sıfat yokluğu nedeni ile hakkındaki davanın reddine karar verilen taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği-
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK. 186/2 uyarınca son sözlerinin sorulacağı, son sözleri dinlendikten sonra, mahkemenin hükmünü vereceği-
Mahkemece, davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliği yapılarak taraf teşkili sağlanıp, davalı delilleri de toplandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davalının yokluğunda yargılama yapılmasının yerinde olmadığı-
Davacı ve davalının hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde duruşma açılmaksızın evrak üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sıra cetvelini düzenleyen İcra Müdürlüğü'nün adı yazılmak suretiyle hasımsız olarak şikayette bulunulması isabetsiz olduğundan, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklı ya da alacaklıların yargılamaya dahil edilmesiye hüküm kurulması gerekeceği, "şikayet"te hasım gösterilmemesi ya da eksik veya yanlış kişiye husumet tevcih edilmesinin talebin reddini gerektirmeyeceği-
Dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe teşvik gibi konuların öninceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilmesi, ön inceleme aşamasının icrası ve duruşma açılmasının zorunlu olduğu; tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında da duruşma yapılması gerektiğinden, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların tanık deliline de dayandığı anlaşıldığına göre taraflara tanıklarını bildirmesi için imkan tanınması, bildirdiği takdirde taraf tanıklarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 240. ve devamı maddeleri gereğince dinlenip, tüm delilerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle gerçekleşerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-