Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği- Sıra cetveline şikayetlerde İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada yer alan ve kendisine pay ayrılan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- , Haklı çıkan şikayetçinin lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Temyize konu dava dosyasında mahkemece oluşturulmuş herhangi bir gerekçe bulunmadığından, ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre mahkemece yapılacak işin; özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nin 297. (Mülga HUMK.nin 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-
Davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ mazbatasında muhatabın adreste bulunmama sebebinin sorulduğu komşusunun imzası ya da imzadan kaçınıldığına dair bir beyan yer almadığından, Tebligat Kanunu'nun 21. ve Yönetmeliğin 30. maddeleri uyarınca yapılan tebligatların usulsüz olduğu- Tebligat yapılan adresin adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri (MERNİS) adresi olmadığı anlaşıldığı gibi, tebliğ mazbatasında da adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri (MERNİS) adresi olduğu yazılmadığından, bu tebligatların Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi hükmüne uygun olduğunun da söylenemeyeceği- Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma gününün davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin adil yargılanma hakkının ihlâli niteliğinde olduğu ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağı-
Dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe teşvik gibi konuların öninceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilmesi, ön inceleme aşamasının icrası ve duruşma açılmasının zorunlu olduğu; tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında da duruşma yapılması gerektiğinden, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı tarafın HMK mad.147'ye aykırı bir şekilde duruşmaya davet edilmeksizin tahkikat yürütülerek hüküm kurulamayacağından tahkikat duruşmasına davet edilmesi zorunlu olup, davalının tahkikat duruşmasına katılmasının sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması AY mad.36 ve AİHS mad.6'da düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-
Tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali davası- Dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe teşvik gibi konuların ön inceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilmesi, ön inceleme aşamasının icrası ve duruşma açılmasının zorunlu olduğu- Tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında da duruşma yapılması gerektiğinden dosya üzerinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmazların bilirkişi raporlarına göre aynen taksiminin mümkün olmadığı belirlenip, paydaşlar arasında ortaklığın satış suretiyle giderilmesi talep edilmiş olduğundan ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerektiği-
Yapılan tebligatlar yoluyla taraf teşkilinin sağlandığı; ayrıca noksan gider avansının yatırılması hususunda, iki haftalık kesin sürenin de verildiği; 30.05.2014 tarihli tensip zaptının davacıya dava dosyasında yeterli miktarda tebligat masrafı bulunmasına rağmen tebliğ edilmediği; buna rağmen anılan tensip zaptının her iki davalıya da tebliğ edildiği; buna göre de verilen kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; bu nedenlerle, mahkemece, davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeler ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı şirkete dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatın iade edilmek suretiyle yapılamadığı, yargılamaya yokluğunda devam edilerek karar verildiği anlaşıldığından, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi; verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olarak kurulması veya muvazaaya dayanması nedeni ile feshin geçersizliğine yönelik kararın gerçek işveren hakkında kurulması, geçersiz veya muvazaaya dayalı ilişkinin diğer tarafı hakkında sıfat yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi; HMK mad. 327/2 uyarınca taraf sıfatı olmadığı halde davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltarak kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verdiği için, davanın sıfat yokluğu nedeni ile hakkındaki davanın reddine karar verilen taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği-