Ortaklığın giderilmesi davasına konusu taşınmazların tamamı hakkında davalı tarafından diğer davalıya tapu iptali ve tescil davası açtığı anlaşılmakla, tapu iptali ve tescil davasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı şirkete dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat gönderilmediği, yargılamaya yokluğunda devam edilerek karar verildiği anlaşıldığından, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile hukuk mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde, bu konuda taraf vekillerinin itirazları da dikkate alınarak gerekçeli ek rapor alınması gerektiği- Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesinin gönderilmemiş olması halinde davalının savunma hakkının kısıtlanmış olacağı-
Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 27., Anayasa'nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddeleri hükmüne aykırı olarak kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayarak savunma hakkı kısıtlanmış olan davalıya usulünce dava dilekçesi tebliğ edilip, ortaya koyacağı deliller toplanıp, savunmaları da dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçının diğer paydaşlara karşı açacağı, HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği- Karar ve ilam harcı ile yargılama giderlerinin paydaşlardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği- Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu- Davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- 
Davalıya dava dilekçesi Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmiş ise de, tebligat mazbatasındaki adresin "adres kayıt sistemi"nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmemiş olduğundan, tebliğ işleminin Tebligat Yasası'nın değişik 21/2. maddesinde belirtilen usule uygun olduğunun düşünülemeyeceği- Adresinde bulunmayan davalıya tebligatın yapıldığının haber verildiği komşunun ismi ve imzası da alınmadığından, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde belirtilen usule de uyulmamış olduğu- Davalıya yapılan, dava dilekçesi ekli meşruhatlı davetiye tebliği usulsüz olup, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliği yapıldıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesİ gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davalının haksız rekabetinin durdurulması istemi-
Davalı tarafça cevap dilekçesi ile birlikte süresinde delil listesinin sunulmuş olması ve bu delil listesinde tanık deliline de dayanılarak tanıkların isim ve adreslerinin daha sonra bildirileceğinin belirtilmesi halinde, mahkemece davalı tarafa tanık isim ve adreslerini bildirmesi amacıyla kesin süre verilmesi gerektiği, bu usûl hükümlerine uyulmaması durumunda hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Mahkemece bu tapu maliklerinin kim olduğu üzerinde durularak kimlik bilgilerindeki bu eksikliğin idari yoldan tamamlattırılması, mümkün olmadığı takdirde tapuda kayıt düzeltme davası açmak üzere davacıya yetki ve makul süre verilerek bu eksiklik giderildikten ve sonucuna göre taraf teşkili sağlandıktan sonra sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği- Eğer dava konusu bu taşınmazlarda davacının herhangi bir şekilde paylı ya da elbirliği şeklinde mülkiyeti söz konusu değil ise bu taşınmazlar hakkında açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddinin gerekeceği-