Davalı şirketin yetkili temsilcisi araştırılmadan ve işyerinde bulunup bulunmadığı belirtilmeden doğrudan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu
Dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilemeyeceği belirlenerek satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de taşınmazların tamamı bakımından satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken taşınmazlardaki 1/4 payların satılarak ortaklığın giderilmesine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
İşlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin TBK. mad. 19 uyarınca açılan davada, davacının boşanma davası açtığı (taşınmazını devreden) eşinin de davaya dahil edilmesi gerektiği- Danışıklı işlem ile diğer kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacaklarının bulunması ve danışıklı işlemin o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olması gerektiği, davacının boşanma davası dışında katkı payı ve katılma alacağı davası bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılması gerektiği-  TBK. mad. 19 uyarınca açılan davalarda, İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak dava konusu taşınmazın davalıya satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya bu taşınmaza haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece taraflara ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiyeler tebliğ edilmeden, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, ön inceleme duruşması usulsuz şekilde tamamlanıp davanın esası hakkında hüküm kurulmasının, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu, davalı şirketin savunma hakkı kısıtlanarak, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
mahkemece, davacılar vekili tarafından ibraz edilen ve ıslah dilekçesi özelliği taşıyan dilekçenin davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve 6100 sayılı HMK'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir sonucu olarak, ıslah talebine karşı diyeceklerini bildirme imkanının tanınması gerekirken, ıslah dilekçesi tebliğ edilmeyerek davalıların savunma haklarının kısıtlanması suretiyle hüküm tesisinin doğru olmadığı-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanması halinde işçi gerçek işverenin işyerine iade edilmesi, işe iadenin parasal sonuçlarından muvazaalı işlemin tarafı olan diğer kişi veya kurumun gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- 
"Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği- Kararın gerekçesinde maddi olayın saptanması, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kuralların belirlenmesi, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmesi, hukuk kurallarının somut olaya uygulanması ve sonunda hüküm kurulması gerektiği-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanması halinde işçi gerçek işverenin işyerine iade edilmesi, işe iadenin parasal sonuçlarından muvazaalı işlemin tarafı olan diğer kişi veya kurumun gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği-
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçının diğer paydaşlara karşı açacağı, HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği-
E.tmasının önlenmesi ve yola yapılan inşaatın yıkılmasını istemiyle açılan davada, dava konusu 7 sayılı parsel lehine olarak aleyhine geçit tesis edilen 103 ada 17 parsel sayılı taşınmazın, davalı ... dışında dava dışı .... adına kayıtlı olduğu, yine aleyhine geçit tesis edilen 103 ada 19 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ...adlarına kayıtlı bulunduğu; dava konusu 2 katlı betonarme bina şeklindeki evin bir bölümünün sökülmesi veya ayrılmasının mümkün olmadığı herhangi bir bölümünün kaldırılması mal ve can güvenliğini tehdit edeceğinden sakıncalı olup tüm bina açısından tehlike teşkil ettiği (sökümün binanın tamamı için uygulanacağı) belirtilmiş olup dava konusu taşınmazlarda iki katlı binanın bulunduğu ve taşınmazların paylı mülkiyete tabi olduğu anlaşıldığından YGHK'nun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra yıkım isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gerektiğinden, söz konusu taşınmazların maliklerinin tamamına karşı husumet yönetilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-