Mahkemece, ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisi son bulduğundan karar tarihinden önce vefat ettiği anlaşılan davalının mirasçılarının davaya dahil edilmesi veya mirasçılarından alınan vekaletname ibraz edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
Basit yargılama usulüne tabî olan pek çok dava ve işin sözlük anlamıyla “basit” davalar olmadığı- Nafakanın arttırılmasına ilişkin davada duruşma yapılarak inceleme yapılmasının zorunlu olduğu-
Tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkin açılan davanın temyiz aşamasında, davacı vekilinin "davalı taraf ile uzlaşma ihtimallerinin bulunduğunu, dava konusu taşınmazın dava dışı bir başka kişiye satılabilmesi için tapu müdürlüğüne ihtiyati tedbirin kaldırılması müzekkeresi yazılmasını talep ettiği, mahkemece aynı gün tapu müdürlüğüne yazılan müzekkereyle çekişmeli taşınmazın sadece bu belirtilen kişiye devri için ihtiyati tedbirin kaldırılmasına" karar verildiği ve taşınmazın dava açıldıktan sonra davalı tarafından bu kişiye satış yoluyla devredildiği anlaşılmakla, mahkemece davacıya HMK 125/1-a-b'de belirtilen seçimlik haklarından hangisini kullanacağı konusunda ve maddeye uygun biçimde, açık olarak beyanda bulunmak üzere süre verilmesi, kullanılacak seçimlik hakka göre devreden veya devralan hakkında yargılamaya devam edilerek davanın neticelendirilmesi gerekirken, devir yokmuş gibi eski taraflar arasında yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğu-
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu ve Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen ara kararların tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu ile davacı vekilinin talep artırım dilekçesinin tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği gerektiği- Kabul-ret oranına göre yargılama giderleri paylaştırılması gerekirken, altı itiraz sebebinden biri kabul edildiğinden, yargılama giderlerinin 1/6’sından davacının sorumlu olduğu yönündeki kabulün hatalı olduğu- Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi uyarınca "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri" olduğu-
Hükme esas alınan .............. tarihli aktüer bilirkişi raporu ile davacı vekilinin talep artırım dilekçesinin yukarıda anlatıldığı üzere tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde MK 27/1. maddesi gereğince ölen kişinin taraf ehliyetinin son bulacağı- Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan bulunmadığı- Ölü kişi adına hüküm kurulamayacağı- Yalnız öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davaların tarafın ölümü ile konusuz kalacağı- Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davaların tarafın ölümü ile konusuz kalmayacağı- Bu davalarda, ölen davacının en yakın mirasçılarının mirası reddettiğinin anlaşılmış olmasına göre; konunun iflas hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği- Bu durumda, mahkemece tereke dosyasının akıbeti beklenerek, tasfiye memuru atanıp atanmadığının belirlenmesi, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerekirken, açıklanan nedenlerle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetli görülmediği; zira mirasın tasfiyesi işlemlerinin, talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile re'sen yapılması gereken işlemler olduğu- Talep üzerine yapılabilirliği bu özelliğini ortadan kaldırmayacağı-
Davacı vekiline çıkarılan tebligatın daimi çalışan olduğu ispat edilemeyen avukat adına tebliğinin usulsüz olduğu- Davacı vekilinin katıldığı ancak ertelenen duruşma gününün yazılmadığı celse zaptında her ne kadar “Taraflara HMK’nın 186. maddesi gereğince tahkikat aşamasında önümüzdeki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği, hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtarına davalıya çıkacak tebligata da dercine” ifadesi yazılmış ise de, henüz bilirkişi raporlarının temin edilmediği, raporların taraflara tebliği ve rapora karşı beyanların alınması sürecinin tamamlanmadığı anlaşılmakla tahkikat aşamasının bittiğinden bahsedilemeyeceği- Mahkemece işlemden kaldırma kararı verildiğinde henüz tahkikat aşamasının tamamlanmadığı, zapta "sonraki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği" dercedilmekle karışıklığa yol açıldığı, meydana gelen bu durumdan davacı aleyhine sonuç çıkarmanın doğru olmayacağı, zapta yazılması unutulan duruşma tarihinin ne olduğunu belirten davacı vekiline çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin celseden haberdar olduğu ve duruşmaya bilerek katılmadığı sonucuna varılamayacağı-
İtiraz Hakem Heyetinin ara karar tarihi itibariyle davacı başvuran vekili konumundaki Av............’in meslekten yasaklanmış olduğu, adı geçen vekile yapılan tebligatın usule uygun olmadığı anlaşılmakla, İtiraz Hakem Heyeti ara kararının davacı asilin dosyaya sunulan usule uygun vekaletname uyarınca yeni vekiline yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmeyerek dosyadan el çekilmesine dair karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporların davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin raporlara itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-