Davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu böyle bir davada 1086 sayılı HUMK'nın 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı-
Mahkemece; açık bir nitelendirme yapılmadan davalının sorumluluğu tartışılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Dava konusu binanın alt katını da ecrimisil istenen dönemler itibariyle davalıların kullanıp kullanmadıkları konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yerinde keşif yapılarak davalının çekişmeli taşınmazda bizzat kullandığı ve kiraya vermek suretiyle gelir elde ettiği daire ve dükkanların tek tek belirlenmesi ve bu taşınmazlara ilişkin davacının payı oranında hesaplanacak ecrmisil bedeline hükmedilmesi gerekirken davacı vekilinin 7.6.2011 günlü dilekçesi gözardı edilerek davalının kullanmadığı bölümler bakımından da ecrimisilden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Davalılar zorunlu dava arkadaşı olmadığından her bir davalı hakkında ayrı ıslah yapılması mümkündür. Ancak, hâkim tarafların talep ve savunması ile bağlı olmakla, talepten fazlaya karar veremez. Mahkemece oluşturulan hükümde talep aşılarak hükmedilmesi yasaya uygun değildir. Ayrıca, davalı hakkındaki ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı halde ıslah edilen kısma faiz yürütülmesi de doğru değildir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Her davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan hükümlere göre inceleneceği-
Ecrimisilden doğan tazminat davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu- Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ecrimisile hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davalıların kullanım durumu değerlendirildiğinde; davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihe kadar davalıları haksız işgalci olarak kabul etmek olanaksız olup, bu tarihe kadarki dönem için haksız işgalcinin taşınmazı kullanmasından dolayı ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı, mahkemece davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten dava tarihine kadarki dönem için ecrimisil hesaplanması ve davalıların temerrüde düşürüldükleri tarihten (ihtarnamenin tebliğ tarihinden) itibaren faize hükmedilmesi gerekeceği-
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyemeyecekleri, intifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlı olması gerekeceği-
Hükmen edinilen taşınmazlar için, haksız olarak ecrimisil istendiğinin bildirilip borçlu olmadığının tespiti talebinin olduğu davaya Adli Yargıda bakılması gerektiği- İşin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-