9. HD. 04.06.2018 T. E: 2017/8223, K: 12554-
Davacı işçinin fazla mesai yaptığı ve genel tatillerde çalıştığı ancak karşılığı ücretlerinin ödenmediği iddiasıyla açtığı davada ispat külfeti altında olan davacının tanık deliline dayandığı ancak bilirkişi raporunda, fazla mesai ve genel tatil alacaklarının 18.04.2007 tarihinden itibaren hesaplandığı dikkate alındığında davacı tanıklarının hesaplama yapılan dönemde davalı işyerinde çalışmadıkları ve dolayısıyla görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, davacı işçi fazla çalışma yaptığı ve genel tatillerde çalıştığı iddialarını kanıtlayamadığından mahkemece bu alacak taleplerinin reddi gerektiği-
Davacının kabul edilen hizmet süresi içinde hizmet dökümünde işten çıkış ve işe giriş tarihleri arasında hiç bir yerde çalışması görünmeyen boşluklar ve çıkış-giriş işlemi olmaksızın değişik kodlarla eksik prim gün bildirimleri davacı asil duruşmaya bizzat celbedilerek bizzat davacı asilden ve ayrıca taraf vekillerinden sorularak, gerekir ise SGK'ndan, alt işverenlerden ve davalı Bakanlık'tan hizmet alım sözleşmeleri, davacının eksik prim günü bildirimlerine ilişkin belgeler, ücretsiz izin belgeleri, puantajlar ve durumu aydınlatabileceği düşünülen sair belgeler celbedilerek, belirtilen bu boşluk dönemleri ile eksik prim günlerinin davacının hizmet süresine dahil edilip edilmeyeceği değerlendirilmesi gerektiği- Bordrolar da incelenerek varsa bu çeşit sair tahakkuklar, hizmet süresine ilişkin bozma sonucu yapılacak araştırma ve inceleme sonucu da gözetilerek inceleme yapılması ve ek tahakkuk olan ayın/ayların hesaplamada dışlanıp dışlanmayacağının uusal bayram ve genel tatil ücreti bakımından değerlendirilmesi gerektiği- Ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından, diğer iş davalarındaki tanık beyannları da gözetilerek davacının dini bayramlarda 2 gün izin yaptığının kabulü ile hesaplama yapılması gerektiği- Dava kısmi eda külli tespit talepli belirsiz alacak davası şeklinde açıldığından, zamanaşımı alacak miktarlarının tamamı için dava tarihinde kesilmiş ise de faiz açısından, kıdem tazminatı hariç diğer talepler bakımından, dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-
Fazla çalışmanın günlük 3 saatten fazla olamayacağına ilişkin bir içtihat olmadığı- Faiz başlangıcının davalı işverenler fazla mesai alacağı bakımından temerrüde düşürüldükleri tarih olması gerektiği- Mahkemece, yargılama giderine ilişkin kurulan hükümde taraflarca ne tür ve toplamda ne kadar yargılama gideri yapıldığının denetime elverişli şekilde açıklanması ve dökümünün yapılması gerektiği- Davalı taraf, işyerinde Bölge Çalışma Müdürlüğü iş müfettişi tarafından yapılan denetim sonucunda bilirkişi ve mahkemenin kabul ettiği 1,5 saatten daha fazla ara dinlenmesi tespiti yapıldığını ve buna ilişkin olarak rapor düzenlendiğini savunmakta olup öncelikle hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında sözü edilen Bölge Çalışma Müdürlüğü raporu getirtilerek, ara dinlenmesinin 1,5 saatten fazla olup olmadığı hususu bu rapordaki verilerle birlikte yeniden değerlendirilme yapılması gerektiği- Mahkemece davacının dönemlere göre ücretlerinin bordrolar ve banka kayıtlarını esas alarak belirlenip hesaplamanın doğru ücrete göre yeniden yapılması gerektiği-
Belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit davası olarak açılan davada,faiz başlangıcı yönünden, kısmi davada olduğu gibi, kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Sözleşme hükmü ücretin yılda 270 saatlik fazla çalışmayı da kapsadığı- Mahkemenin feri müdahilin delillerini süresinde ibraz etmemesinin kusurundan kaynaklandığı veya dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ortaya koyan somut bir saptaması bulunmadığından, fazla çalışma hesabında iş sözleşmesindeki ücretin yıllık 270 haftalık 5,2 saatlik fazla çalışmayı kapsadığına ilişkin düzenlemenin dikkate alınması gerektiği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sendikal tazminat ile fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine-
Muvazaanın tarafı durumundaki davalı işveren şirketin, kimsenin kendi muvazaasından yararlanamayacağı ilkesi nedeniyle ve davalı şirketin son alt işveren olmaması gözetilerek, davacının feshe bağlı olmayan işçilik alacaklarından, yalnızca kendi döneminde geçen çalışmalar yönünden müşterek ve müteselsil sorumlu tutulması gereği bulunduğundan, husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğu- Davacının yaz aylarında 17:00-07:00 saatleri arasında geçen çalışma süresi 14 saat sürmesine karşın, raporda hatalı şekilde 12 saat olarak hesaplanıp, 1,5 saat ara dinlenme düşülerek haftalık 6 gün süren çalışmasında 15 saat fazla çalışma yapmış olduğu belirlenmişse de, davacının yaz aylarında 14 saat süren çalışmasından 2 saat ara dinlenme süresi düşüldüğünde günlük 12 saat, haftalık 72 saat çalışması olduğu ve haftalık 27 saat fazla mesai yaptığı, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak karar verilmesi gerektiği-
Davacı işçinin, "fazla çalışma" iddiasını ispat yönünde sunduğu bir kısım çalışma çizelgeleri davalı işverenin imzasını içermemekte ve tüm çalışma dönemini de kapsamamakta olduğundan, davacı-işçinin iddiasını yazılı, kesin delillerle ispatlayamamış olduğu- Özel Daire bozma kararında "makul oranda indirim yapılması gerekliliğinin yanı sıra, 'davalıya ait otelde yaz ve kış aylarında aynı yoğunlukta çalışma yapılamayacağı' dikkate alınmadan, davacının tüm çalışma dönemi boyunca fazla çalışma yaptığının kabulü”nün de hatalı olduğu belirtilmiş ise de; davalı tanığı açıkça "davalıya ait otelde yaz-kış dönemi ayrımı yapılmaksızın fazla çalışma yapılmaya devam edildiğini" beyan etmiş olduğundan, bu yönden bozma kararına direnilmesinin haklı olduğu- Bozma kararında işaret edildiği üzere, yerel mahkemenin, fazla çalışma alacağının takdiri delillerle ispatlandığını gözeterek makul bir indirim yapılması gerektiği-
Davacının çalıştığı taş ocağının 28/02/2009 tarihine kadar davalı A.Ş.’nin işlettiği, bu tarihten sonra ise aynı taş ocağını davalı Ltd. Şti.’nin çalıştırdığı ancak işletme ruhsatının ise halen A.Ş.’ye ait olduğu, davalı şirketler vekillerine, taş ocağının işletimi ile ilgili ve aralarındaki ticari ilişki ile ilgili yazılı beyanda bulunmak ve buna ilişkin tüm belgeleri sunmak üzere iki haftalık süre verilmesine rağmen, davalılar tarafından aralarındaki hukuki ilişkiyi ortaya koyacak belge ibrazında bulunmadığı, önceki uyuşmazlıklarda, benzer şekilde davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunun kabul edildiği ve bu kararların Yargıtayca onandığı anlaşılmakla, saptanan bu durum itibariyle davalılar arasında organik bağ bulunduğu anlaşıldığından, davanın diğer davalı A.Ş. yönünden husumetten reddinin hatalı olduğu- Davacının günde 2,5 saat fazla mesai yaptığı kabulüne göre hesaplama yapılmış ise de, davacı haftada 7 gün çalıştığı halde hafta tatili alacağı ayrıca talep edildiğinden bahisle haftada 6 gün çalıştığı kabulüne göre, haftada 15 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış olup, Hafta tatili alacağında, davacının normal 7,5 saatlik çalışmasının karşılığı hüküm altına alındığından, davacının günlük 2,5 saat, haftada ise 17,5 saat fazla (2,5*7=17,5) çalışma yaptığı kabulüne göre hesaplama yapılması gerekirken, yanlış değerlendirme ile haftada 15 saat fazla çalışma yapıldığının kabulüne göre yapılan hesaplamaya itibarla hüküm tesisinin hatalı olduğu-