Noter huzurunda yazılan vasiyetnamedeki yazıların, bir bilirkişi incelemesine gerek olmayacak şekilde ve açıkça miras bırakana ait olduğu görüldüğünden, bu durumda üç bilirkişiden birisinin tutanaktaki imzası ile rapordaki imzası arasında mevcut farklılığın araştırılmasına gerek olmadığı-
Açtığı babalık davası red edilenlerin, baba olduğu iddia olunan kimseye mirasçı olamayacakları, 2.2.1997 tarihli 1-1 sayılı içtihadı birleştirme kararından yararlanamayacakları-
Mirasçı olabilecek kimselerle yapılmış olan ölünceye kadar bakma akdinin in’ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamanın veya akitten sonra çok kısa yaşamanın bu akdin muvazaa kastı altında yapıldığını göstermeyeceği, bu temelin mahfuz hisse kurallarını bertaraf etmek kastı altında yapıldığının isbatının gerekeceği-
Müteveffanın ıskat edilen dışında kalan diğer kanuni mirasçıları yani davacıların hasım gösterilerek Medeni Kanunun 499, 500 ve 459. maddesinin son cümlesine dayanılarak açılmış bir dava ve alınan bir iptal kararı olmadığından davacılar için ıskattan doğan hakları devam etmekte, başka bir anlatımla davacılar yönünden ıskatın hukuki geçerliliğini koruduğu, ıskat edilenle, kendi füruu arasındaki dava sonucu, davanın kabulü ile oluşan ve kesinleşen kararın, sadece Medeni Kanunun 458. maddesinin 3. cümlesi gereğince, füruun daha önce hak kazandığı saklı payının ıskat edilene geçmesi sonucunu doğuracağı ve ıskatla davacılara geçmiş olan tasarrufun nisabına etkili olmayacağı-
En yakın kanuni mirasçılarının hepsi tarafından ret edilen mirasın, tasfiye edileceği, borçların ödenmesinden sonra geriye kalan kısmın ret edilmemiş gibi mirasçılara ait olacağı, bu nedenle çocuksuz, bekâr ölen murisin mirası anne ve babası tarafından ret edildiğinden kardeşlerine husumet düşmeyeceği-
Suriye uyruklu davacıların miras bırakanının Türk vatandaşlığını terk edip etmedikleri konusunda, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünde araştırma yapılıp, durum net şekilde anlaşılmadan mirasçılık haklarının ve davanın kabulünün isabetsiz olacağı-
Vasiyetnamenin şeklen geçersiz olsa bile iptal edilmedikçe hukuken geçerli olacağı-
Tenkis davasının, saklı pay sahibi mirasçılar tarafından saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren 1 yıl ve her halükârda, mirasın açılmasından başlayarak 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekeceği, 1 yıllık sürenin işlemeye başlayabilmesi için mahfuz hisseli mirasçının, önce miras bırakanın ölümünü, kendisinin mirasçı olduğunu, mahfuz hisseye tecavüz eden tasarrufu ve bunun hissesine tecavüz ettiğini öğrenmesi gerekeceği, davacı tenkis talebini kısmi dava ile talep ettiğine göre, ilk davanın açıldığı günden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra açılan 2. davada kanuni sürelerin aşıldığı-
«Mirasın reddinin tesciline» karar verme görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu -
Malik ile satış vaadinde bulunanın aynı kişi olduğunun kuşkulu olduğu, isim düzeltme davası tapu memurluğuna karşı açılmış olup, kayyıma karşı açılmış böyle bir davanın bulunmadığı, davanın ihbar edilmiş olmasının kayyımı taraf haline getirmeyeceği ve verilen kararın onu bağlamayacağı-Tapu maliki öldüğüne göre, temsil kayyımlığı sona ermiş olup davanın malikin mirasçılarına yöneltilmesinin gerekeceği, temsil yetkisi sona eren kayyıma karşı açılan davanın eksik hasımla sonuçlandırılmasının doğru olmayacağı-