Ortaklığın giderilmesine ilişkin davada, mahkemece diğer parsellerle birlikte dava konusu olmayan dava dışı şahıs adına kayıtlı taşınmaz hakkında da karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmaz elbirliği mülkiyetine tabi olup tapuda hisse oranları belli olmadığından, dava konusu taşınmazın tedavüllü tapu kaydı, intikaller ve pay temliklerine ilişkin resmi senetler getirtilmediğinden tarafların satış bedelinden alacakları payın belirlenemediği, bu nedenle en başından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kaydı, intikallere ve pay temliklerine ilişkin resmi senetler getirtilerek gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak satış bedelinin paylaştırılması konusunda infaza elverişli bir hüküm kurulması gerektiği-Dava konusu bu taşınmazlarda davacının herhangi bir şekilde paylı ya da elbirliği şeklinde mülkiyeti söz konusu değil ise bu taşınmazlar hakkında açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların sulh anlaşması gibi aynen taksimine karar verilebilmesi için bilirkişi raporunun eki ifraz krokisinin İl İdare Kurulunca onaylanması gerekeceği, İl Özel idaresinin cevap yazısında dava konusu taşınmazların aynen taksiminin mümkün olduğu bildirilmiş ise de ilgili kanun hükümlerine göre yetkili onay makamından karar alınmadığından, mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden, kararın bozulması gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi davalarında HMK. mad. 27 uyarınca bütün paydaşların yer alması zorunlu olup, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği- Mahkemece, davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden, dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmazın paylı maliklerinden olan kimsenin davalı olarak davada yer alması gerekirken bu paydaş yönünden taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilmesinin isabetsiz olduğu- Tapu ve nüfus kayıtlarına göre ortaklığın giderilmesi istenilen dava konusu taşınmazların tapuda kayıtlı olduğu isim ile nüfus kayıtlarındaki tarafların müşterek murislerinin soyadı karşılaştırıldığında, infazda tereddüt yaratacak olan bir husus olması halinde, tapu malikinin soyadını idari yoldan düzelttirilmesi, gerektiği takdirde bu konuda dava açmak üzere davacıya yetki ve makul bir süre verilerek tapu sicilinde gerekli düzeltme yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Davacının taşınmaz hakkında davadan feragati nedeniyle bu tür davaların iki taraflı dava olduğu gözetilerek hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorularak davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Elbirliği maliklerinden olan kimseye ait taşınmazda iki katlı ev, ahır ve kuruluk şeklindeki muhdesatın değeri tespit edilerek bilirkişi raporunda oran kurulduğu halde hüküm sonucunda bu muhdesatlarla ilgili olarak ayrıca hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, iyileştirilmesini sağlayan işlerden olduğu, iyileştirici nitelikteki bu giderleri tek başına karşılayan paydaş koşullarının varlığı halinde bu giderlerden paylarına düşen kısmını sebepsiz zenginleşme kurallarına göre isteyebileceğinden çatının muhdesat olarak kabulü doğru olmadığından, dava konusu taşınmazda bulunan ceviz ağaçları ve fidanların adı geçen taşınmazın değerinin ne kadarının muhdesatlara isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenmesi gerekeceği, ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekirken davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerektiği-
Davalı vekili dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan davacıya ait muhdesatın yargılama sırasında yıktırıldığı halde bilirkişi raporunda orana dahil edildiği ileri sürülerek bilirkişi raporuna itirazda bulunduğundan, mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak davacıya ait muhdesatın yıkıldığının anlaşılması durumunda yıkılan bu muhdesat dikkate alınmadan davalı lehine oran kurulması gerektiği
Mahkemece ortaklığın giderilmesi istenilen bağımsız bölümün hangisi olduğu, ikiye bölünüp ayrı ayrı iki işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığı kesin olarak belirlendikten sonra karar verilmesi gerekeceği-
3083 s. K. mad. 13'de yer alan, mahkemelerin sulama alanlarındaki arazilerin satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremeyeceklerine ilişkin hüküm yürürlükten kaldırılmış olduğundan (6537 s. K. mad. 9), dava konusu taşınmazların satış suretiyle ortaklığının giderilmesinde yasal engel olmayıp davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulduğuna göre artık bu şerh ortaklığın giderilmesine engel teşkil edeceğinden, tapu kaydındaki aile konutu şerhi terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesine karar verilmesinin mümkün olmadığı-