Dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmışsa mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı- Dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerektiği-
Taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada, mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinin hüküm altına alındığı durumda, bu nedenle mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Haciz tarihi itibariyle taşınmaz üzerinde iştirak halinde mülkiyet olduğundan icra mahkemesi kararı gereği ortaklığın giderilmesi sureti ile işlem yapılmasının uygun görüldüğü, alacaklının bu sebeple ortaklığın giderilmesi davası açtığı, ortaklığın giderilmesi davası açıldığından kararın kesinleşmesinden itibaren satış isteme süresinin işleyeceği, satış isteme süresinin geçmediği, hacizli gayrimenkullerin hacizle yükümlü olarak satılması durumunda 3. kişinin hacizli şekilde satın almasından kaynaklı alacaklının herhangi bir kaybı olmayacağı, alacak anlamında gayrimenkuller üzerinde haczin devam ettiği, borcun ödenmemesi halinde ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilecek karar akabinde buradaki bedel veya satış bedeli için haciz miktarı anlamında icra dosyasına ödemenin yapılması gerektiği-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği- Davacılar, dava dilekçesi ile 2010 yılı Aralık ayından başlamak üzere 2013 yılı Ocak ayı dahil edilerek anılan zaman aralığında ecrimisil talep etmelerine rağmen mahkemece, talep aşılarak 28.02.2013 tarihine kadar hesap edilen ecrimisile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Paydaşlığın giderilmesi davası konusu taşınmazlar yönünden; gayrimenkullerin satış bedeli üzerinden binde 11,38 harcın paydaşlardan payları oranında alınması gerekirken, kimlerden ve ne şekilde tahsil edileceğinin belirtilmemesi doğru görülmemiş ise de, belirtilen hususun kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Ortaklığın giderilmesi davasına konu gayrimenkulün satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında harç alınması gerekirken mahkemece yüzde 11,38 oranında harç alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu hususun kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı-
Mahkemece, öncelikle tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerini nüfus kayıtlarına göre idari yoldan düzelttirmesi, mümkün olmadığı takdirde bu konuda dava açmak üzere davacı tarafa makul bir süre ve yetki verilmesi, tapu kaydı ile mirasçılık belgesi arasındaki çelişki giderildikten ve tapu sicilinde gerekli düzeltme de yapıldıktan sonra ortaklığın giderilmesi talebi hakkında karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu taşınmazın paydaşları arasında küçük bulunması halinde velayet hakkına sahip olan anne ve babaları onları temsile yetkili olduğundan paydaşlığın giderilmesi davalarında onların hasım gösterileceği, veli sıfatıyla hareket eden anne ve babanın hakimden izin almasının gerekmeyeceği, ancak velinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışmakta veya bu kişilerin bir engeli olması durumunda Medeni Kanun'un 376. maddesine göre sulh hukuk mahkemesi tarafından tayin edilen kayyım vasıtasıyla davaya devam olunacağı-