Davacı ve davalının dava konusu parselde yer kullandığı keşfen fen ve ziraat bilirkişi raporlarıyla sabit olduğuna göre ve taraflarca taşınmazın taksimi veya uzun süreli fiili kullanımına yönelik iddiada bulunulmadığına göre paylı mülkiyetin bulunduğu dava konusu taşınmaza yönelik davada fazla kullanım iddiasının reddi gerekirken ve fazla kullanım iddiasının bu dava ile çözülemeyeceği, taksim veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası gibi davalarla kesin çözüme kavuşturulabileceği- Men'i müdahale konusu alanın krokide işaretlenmemiş olması nedeniyle infaz edilemeyeceğinin düşünülmemesinin ve kabul edilen kısmın fen elemanının krokisinde işaretlettirilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi ve/veya ecrimisil davasının dinlenme olanağının olmadığı, Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununun, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği-
Davalı ... dava konusu taşınmazda bir kısım alanı kullanmakla beraber, davacının da, davaya konu taşınmazın ............ m2’lik kısmını kullanmakta olduğu hususu, gerek davacı tarafın kendi beyanlarından, gerek tanık beyanlarından gerekse de yargılama sırasında yapılan keşif neticesinde dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarından anlaşıldığından, dava konusu taşınmazda davacının da kullanımında olan bölümler olduğundan, ecrimisil isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlararası ecrimisil isteği-
Davalının dava konusu taşınmazların paylı maliki olduğu, dava konusu dükkanı bizzat işlettiği, bağımsız bölümde ise ikamet ettiği anlaşıldığına göre, davalı aleyhine ecrimisile hükmedilebilmesi için öncelikle intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti gerekeceği, davacı vekili, ..... Noterliği'nce düzenlenen ............. tebliğ tarihli ihtarname ile davalıyı intifadan men ederek taşınmazın 1 hafta içinde boşaltılmasını talep etmiş ise de eldeki dava kısa bir süre sonra ............ tarihinde açıldığı, buna göre, ihtarnamenin tebliği tarihi öncesi dönem için davalının intifadan men edilip edilmediği araştırılmadan ve buna yönelik davacı tanıkları dinlenmeden eksik araştırma ile davanın kabulünün doğru olmadığı-
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenmesini her zaman isteyebileceği, ancak; paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı el atmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağının olmadığı, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenmesi davası ile değil; kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlenmesi gerektiği, dava konusu taşınmazlar için açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası olduğu, bu şekilde artık mirasçılar arasında harici bir taksim sözleşmesinden veya fiili kullanım biçiminden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; dava konusu taşınmazı kullanamadığının ispat külfetinin davacıya ait olduğu; tanık beyanlarına göre, her paydaşın hissesi oranında taşınmazı ektiği ve davacının da kendi hissesi oranında dava konusu taşınmazı kullandığının anlaşıldığı, bu durumda davacının hissesine karşılık az veya çok kullanabileceği bir kısım bulunduğuna göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere uygun bir süre verilmesi, dava açılması halinde muhdesat aidiyetinin tespiti davasının bekletici mesele yapılması gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi davasında, o davanın davacısı olan, eldeki davada temyiz başvurusunda bulunan davalı ...'nin, izale-i şüyu davasında temyize karşı vermiş olduğu temyize cevap dilekçesinin 4. bendindeki: “Davalı ... temyiz dilekçesinde kendi dikip yetiştirdiği 15 yaşında elma ağaçlarından bahsetmiştir. 23.01.2015 tarihinde satın alınan bir elma bahçesinde kendi dikip yetiştirdiği 15 yaşında olan elma ağaçlarından bahsedilebilir mi?” beyanından davacının muhdesat iddiasına karşı çıktığının ve muhdesatın tespiti davası açılmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince yerel mahkeme kararının kaldırılarak düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmışsa mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı- Dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerektiği-