Evlilik birliği içerisinde sahip olunan gayrimenkullerin boşanma davası neticesinde doğacak tazminat haklarını bertaraf etmek için muvazaalı olarak satıldığından tapu kaydının iptali ile davalı adına kayıt ve tescili, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ileride hükmedilecek alacaklar yönünden taşınmaz üzerine haciz konulmasına ve satış yapabilme yetkisi verilmesi talebiyle açılan davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin "aile mahkemesi" değil, "asliye hukuk mahkemesi" olduğu-
Manevi tazminat istemi, şahıs varlığı haklarına ilişkin olup, davanın bu niteliğine göre davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan, mahkemece, tek parsel üzerinde kurulu ana taşınmazdaki tazminat istemleri yönünden dosyanın tefrik edilmesi gerekeceği-
Müdahalenin men'i ve ortak alanlara kal ile birlikte haksız işgal tazminatına karar verilmesi talepli davada müdahalenin men'i ve kal davasının tefrik edilerek Sulh Hukuk Mahkemesinde derdest olduğu anlaşılmakla bahsedilen mahkemedeki yargılamada müdahale edilen alanların neler olduğunun tespiti sonucu mahkemece verilecek kararın kesinleşmesi beklenilerek kesinleşen yerler yönünden (müdahale edilen yerler) ecrimisil talebi hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni olduğu-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
Boşanma kararı kesinleşmesine rağmen davacıya ait konutta davacının rızası hilafına haksız olarak oturmaya devam ettiği iddia edilen davalı eski eşe karşı açılmış ecrimisil davasının (dava dilekçesinde, davalı aleyhine 15 aylık kira parasının ödenmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de) asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Ecrimisil isteklerine ilişkin davalar yenilik doğurucu nitelikte olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 25/son maddesi uyarınca bu tür uyuşmazlıklarda Kadastro Mahkemesi'nin görevli olmadığı, 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinde, "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. " düzenlenmesinin yer aldığı, bu sebeple, mahkemece ecrimisil talebi yönünden dosya tefrik edilerek ayrı esas kaydedilip, Kadastro Mahkemesinde görülecek mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin men'i müdahale davasının bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, ecrimisil talebi yönünden de görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun Ek.1 maddesi uyarınca ve yine aynı Kanun'un 18 ve 19 . maddeleri de dikkate alındığında; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde çözümleneceği, hâl böyle olunca, uyuşmazlığın 634 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Ecrimisil ve manevi tazminat istemli açılan bu davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ikinci maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Dava konusu taşınmazların orman sınırları dışında kalan kısmının iptal edilerek sınır tespitinin tekrar düzenlenmesi istendiğine ve bu talep mülkiyete ilişkin bir istem içerdiğine göre mülkiyete ve tasarrufa ilişkin bu davada 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu-
Mahkemece, şayet eski hale getirilmesi istenilen yerin muvafakat kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, davacının muavafakat veren kişiler arasında olduğu gözetilerek 6100 HMK’nın 2. maddesi açısından bu hususun değerlendirilmesi gerekeceği-