Gerçek kişi tacir olan davalıya çıkarılan tebligatın tebliğ edilememesi üzerine ticaret sicilinde kayıtlı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmışsa da, davalı tacir gerçek kişi olduğundan bu maddeye göre yapılan tebligatın geçersiz olduğu-
Yüklenici davalı şirketin karar tarihinden önce terkin edildiği anlaşıldığından mahkemece yargılamanın devamı sırasında davalı yüklenici şirket adına TK'nın 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatların usulsüz olduğu-
Sanığın savunmasının alınması için talimat yazıldığı, sanığa çıkartılan davetiyenin adreste cadde ve sokak bilgisi yok tebligat üzerindeki adresin yetersiz olması ve muhatabın ismen tanınmaması üzerine çıkış merciine iade edildiği, dosyada sanığın tespit edilen birden fazla adresi de olduğu görülmekle, İİK. mad. 349 ve 350 uyarınca, düzenlenen yargılama/duruşma usulü yerine getirilmesi adına Tebligat Kanunu 10, 21 ve 35. madde hükümleri gözetilmeksizin sanığa ulaşılmadan karar verildiği anlaşıldığından, duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin katılımı sağlanmaksızın karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Borçlu şirket adresinde kapı numarası "16/5" olduğu halde, bila tebliğ iade edilen tebliğ evrakında, borçlu şirketin kapı numarası "16/15" olarak yazılı olduğu gibi, borçlu şirkete bilahare gönderilen ve Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebliğ edilen tebliğ evrakında kapı numarası doğru olarak yazılmakla birlikte, borçlu şirkete neyin tebliğ edildiği tebligat mazbatasında belirtilmemiş olup, anılan tebligat bu hali ile usulsuz olduğundan, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için mernis adresinin bulunmaması ve bu adrese gönderilen tebligatın bila dönmüş olması gerekeceği-
Yetkilinin veya tüzel kişinin, o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde, vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişinin mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmaması halinde, bu hususun tebliğ mazbatasında belirtilerek tebligatın diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği- Takibin borçlu tarafından bildirilen tarihten daha önce öğrenildiği yazılı belge ile ispat edilemediğinden şikayetin süresinde olduğu gözetilerek tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile  tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İcra takip dosyasının incelenmesinde; takip talebi ve ödeme emrinde, takip konusu borcun dayanağı olarak gösterilen ve takip talebine eklenmiş olan sözleşmenin, borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; takip dayanağı belge suretinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın yer almadığından ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun mernis adresi mevcut olduğundan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliği gerekirken, Tebligat Kanunu'nun 35/2. maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığı halde anılan maddeye göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun takipten haberdar olduğu tarihin tesbit edilip, bu tarihe göre icra mahkemesine başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süre içinde olduğunun anlaşılması halinde, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olarak düzeltilerek, düzeltilen tarihe göre süresinde olması halinde borçlunun sair itirazlarının esasının incelenmesi gerekeceği-
Davalı şirketin dava açılmadan önce tasfiyeye girdiğinden, dava dilekçesinin şirketin tasfiyesi için atanan tasfiye memuruna tebliği ve HMK.'nın 140.maddesindeki usuli işlemler tamamlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak Tebliğat Kanununun 35.maddesine göre tasfiyeye giren şirkete tebligat yapılarak alacak davasının sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-
Davalıya öncelikle Tebligat Kanunun öngördüğü olağan usullere göre tebligat çıkarılması, bundan sonra eğer bu adreste tebligat yapılamazsa Tebligat Kanunu 35. maddesi hükmüne uygun olarak tebligat yapılabileceği- Davalıya, davacı tarafından bildirilen adrese doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılmış olması karşısında, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı-
Tebligat Kanunu mad. 35/4 uyarınca, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, buna göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından, iade gelen tebligata ilişkin olarak herhangi bir iddiada bulunulmamış olması ve 35. madde gereğince yapılan tebligata ilişkin olarak da komşu adının bulunmadığına ilişkin iddiasının anılan maddeye göre yapılacak tebligatta önem arzetmemesi nedeniyle, borçlu şirkete yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu-