Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası ve 6100 sayılı HMK'da yer alan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru olmadığı-
Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ işlemi şeklen yapılan adresin cadde adının , “İstanbul Caddesi”nin yerine “Avrupa Caddesi” şeklinde değişmiş olduğuna yönelik herhangi bir tebliğ şerhinin bulunmaması karşısında, şüpheli tebliğlerin usulsüz olduğunun kabulü gerektiği-
Borçlu şirketin ticaret sicilindeki eski adresine yapılan tebligat usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlu şirketin asıl dava yönünden usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında uygulanacağı, yabancı uyruklu kişiler hakkında adrese dayalı kayıt sistemine ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı- Yabancı uyruklu borçlunun ilamda yazılı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasında (icra emri gönderilmesinde) yasaya aykırılık bulunmadığı-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davanın ortaklıktan çıkmaya ilişkin olduğu, davacının davalı şirketin tek müdürü olduğu - Çıkma davalarında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli ve yerinde olup ancak işbu davada şirketi temsil etmek üzere kayyım tayini gerekmekte olduğu - Bu durumda mahkemece işbu davada davalı şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanması için davacıya mehil verilmek ve bundan sonra işin esasına girilip karar verilmesi gerektiği -
Davalının dava dilekçesinde belirtilen adresine tebliğ çıkartılmış, ancak adreste bulunamadığı gerekçesi ile tebligat evrakı mahkemesine iade edilmiş olup, bu tarih itibariyle 11.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenleme karşısında mernis adresine tebliğ işleminin yapılması gerektiği açık olduğu halde, mahkemece bu sefer yine aynı adrese mernis adresi olup olmadığı araştırılmadan madde 21'e göre tebliğ işlemi gerçekleştirilmesinin yasal şartları taşımadığı-
Gerekçeli karar tebliğinin davalının bilinen en son adresine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerekirken, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılmasının hatalı olduğu- Ayrıca davalı şirketinin ticaret sicilinde kayıtlı adresi re'sen araştırılıp belirlenen adrese daha önce tebligat çıkarılmadan, doğrudan davalı şirket adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılmasının usulüne uygun olmadığı-
Yargılama sırasında 35’e göre yapılan tebligatların ve gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği- Tebliğ zarfına usulünce düşülmüş bir şerh bulunmadan, tebliğ memurunca, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı- Usulsüz tebligatlara dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği ve hakim davanın taraflarını dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremeyeceği-
Gerçek kişiye TK'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, ilgilinin adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması ve muhataba bu adreste daha önce usulüne uygun bir tebligatın yapılmasının zorunlu olduğu-