Kiracı kiralananı teslim almamışsa kiralanana elatan 3. kişi aleyhine elatmanın önlenmesi davası açamayacağı, taşınmazın tesliminden sonra elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine hak kazanacağı konusunda görüş birliği bulunmakta olup; 14. Hukuk Dairesi'nin aykırı görüş benimsendiği izlenimi doğuran 20.1.1983 gün ve 6151/405 sayılı kararının, kayıt maliki ile kiracı tarafından ayrı ayrı açılarak birlikte görülüp karara bağlanan davalara esas tutulan olayların özelliklerinden kaynaklandığı soncuna varılmış olup Hukuk Genel Kurulu kararında ise ilke yönünden herhangi bir görüşe yer verilmediğinden, ilgili Dairelerin ilkeye yönelik devamlılık kazanan kararları arasında herhangi bir aykırılığın varlığından söz edilemeyeceği cihetle içtihadı birleştirmeye gerek bulunmadığı-
Birinci karar feshedilmiş bir sözleşmeden doğan uyuşmazlıkla ilgili olduğu halde, ikinci karar feshedilmeyen ve halen ayakta duran 45 parsel numaralı taşınmazla ilgili sözleşmeye ilişkin anlaşmazlıktan kaynaklanmakta olup; içtihadı birleştirme yoluna gidilebilmesi için aynı konuda çelişik kararların bulunması gerekeceğinden söz konusu kararlar tamamen birbirinden farklı konuları çözüme ulaştırmış bulundğudan içtihada aykırılığının varlığından söz edilemeyip buna bağlı olarak da içtihadı birleştirme yoluna gitmeye gerek bulunmadığı-
İskan mevzuatı çerçevesinde temlik ve tapu siciline tescil olunan gayrimenkullerin daha sonra tekrar aynı mevzuat uyarınca başka birine temliki halinde, 2510 sayılı Kanunun 23. maddesine 3667 sayılı Kanunla eklenen 3. fıkra hükmünün uygulanmasının gerekeceği- 2510 sayılı Kanunun 23. maddesine 3667 sayılı Kanunla eklenen 3. fıkrada yer alan 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcının, iskan mevzuatı çerçevesinde temlik edilen gayrimenkule fiilen el koyma tarihi olduğu-
766 Sayılı Tapulama Kanununun 31/2. maddesinde yer alan on yıllık hak düşürücü sürenin, tapulama tespitinin kesinleştiği tarihten başlayacağı-
4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre dağıtılan topraklar üzerindeki mülkiyet hakkının, aynı Kanunun 57 ve 58. maddelerinde yer alan takyitleri bu Kanun yürürlükten kalktıktan sonra da varlığını saklı tutacağından bu nedenle toprak sahibinin takyitlere aykırı davranması halinde Hazinenin, sözü edilen 57 ve 58. maddeler hükümlerince geri alma davası açabileceği-
Türk medeni kanununun 917/1. Maddesi uyarınca, hazine aleyhine açılacak tazminat davasının tabi bulunduğu ve borçlar kanununun 60/1.maddesinde yazılı zamanaşımı sürelerinin başlangıcına ilişkin hukuk genel kurulu ve dördüncü hukuk dairesi kararları arasında giderilmesi gereken içtihat aykırılığı bulunmadığı-
2613 sayılı Kadastro Ve Tapu Tahriri Kanununun 22/E maddesinin uygulanmasında tapu dışı işlemlerin, geçerli sayılamayacağı ve inceleme konusu yapılamayacağı-
1331, 1771 ve 2510 sayılı Yasalar uyarınca yapılıp kesinleşen tahsis ve tefvizlerin tescilinden önce mülkiyet ifade edeceği açıkça belirtilmiş olduğundan içtihatları birleştirmeye gerek görülmediği-
Satış vaadi sözleşmelerine dayanan ve Medeni Kanunun 642. maddesi hükmünce mülkiyet hakkının satış vaadi sözleşmesinden yararlanan akide geçirilmesini amaç güden davaların, tapulama mahkemelerinin görevi içinde olduğu-
Örfü belde gediği ve paftosun, tümüyle yıkılmış ve yok olmuş bulunması durumunda zeminin sahiplerine döneceğine; gedik ve paftosu kapsayan yerlerin, gedik ve paftosla bağlı olarak başkalarına satılabileceğine ilişkin 4/6/1947 gün 1944/41 esas 1947/17 karar sayılı içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesine gerek görülmediği-